ALLAHIN SIFATLARIYLA NASIL ŞİRK KOŞULUYOR

Allah’ın  emrettiği  kural  ve  şartları  yeterli  bulmayıp,  sürekli  aşırılığa  giderek  ya  kendinden, ya da  başka söz ve söylemlerden etkilenerek, her önüne konanı  din  bilip, Allah’a  kulluk  yaptıklarını  zannetmek Allah’ın  Kuran’daki  emirlerine  ters  düşmek  ve  kendi  heva  ve  hevesine  teslim  olmaktan  başka  bir  şey değildir.  Allah  buna  Kuran da  şirretlik,  aşırılığa  gitme,  sapma,  haddi  aşma,  dengesizlik doğru  yoldan  ayrılma  olarak  açıklıyor. Bakalım ayet nasıl uyarıyor.  29/ Ankebut  51 “ Kendilerine  okunmakta  olan  kitabı  sana  indirmemiz  onlara  yetmemiş mi?  Elbette iman  eden bir kavim  için onda rahmet  ve ibret vardır.”  ve  43/ Zuhruf  5  Siz  haddi  aşan  kimseler  oldunuz  diye, sizi  Kuran’la/zikir ile   uyarmaktan  vaz mı  geçelim.”   Allah’ın  emri  Kuran  adeta  içindeki  ayetlerle  çağırıyor  fakat  dikkate  alan  var mı ki.  Şu  ayet  kime  hitap  ediyor  düşündük mü?   2/ Bakara  171 “ Hidayet  çağırısına  kulak  vermeyen inkarcıların  durumu çobanın, sadece bağırıp çağırmasını işiten hayvan sürüsüne  benzer anlamazlar. Çünkü  onlar  sağırlar  gerçeği duymaz  ve duymak  istemezler, dilsizler/gerçeği  konuşmazlar,  körlerdir  gerçeğe  bakmazlar,  bundan  dolayı  düşünemezler.”  Onun  için  şöyle  uyarılıyoruz,  2/ Bakara  175 “ Onlar  bu  amelleri  yapanlar  doğru  yol  karşılığında  sapıklığı,  mağfirete /bağışlanmaya  bedel  olarak da azabı  satın  almış  kimselerdir.  Onlar  ateşe  karşı ne kadar da dayanıklıdırlar.”  2/ Bakara  176 “ O azabın  sebebi, Allah’ın kitabı hak olarak indirilmiş olmasıdır. Kitapta  ayrılığa  düşenler  elbette  derin  bir  anlaşmazlığın  içine  düşenlerdir.”                                                             Allah ile birlikte,  yanında  başka  yaratılmışlardan  yardım  beklemek  onları  (mezhepleri, tarikatları,  cemaatleri,  veli, evliya, yatır, şeyh, gavs, kutup)  din  kabul  etmek,  onların  Allah  gibi  her  yerde  hazır  olduklarına inanmak,  Allah  gibi  gaybı,  gizliyi  bildiklerine  inanmak,  Allah  gibi  bağışlayıcı,  yardım  edici,  şefaat  edici,  aracı,  onların  yüzü suyu  hürmetine,  hatırına  Allah  bizlerin  duasını  kabul  eder  bizi bağışlar,  kurtarır,  onlar  olmadan  Allaha  kulluk  yapılamaz, ulaşılamaz  onlar  Allah’la  aramızda vesiledir  demek  ve  inanmak,  mezhep,  tarikat  kitaplarını  Allah’ın  dini  gibi  doğru,  yanılmaz,  çelişmez  olarak  kabul  edip  inanmak  şirklerin  en  büyüğüdür.  Onları  ve yazdıkları kitaplarını  Allah’ın  kitabının  sözünün  önünde  tutmak  veya  eşdeğerde  kabul  etmek, (bir konuyu, şu  mezhebe  göre,  şu  tarikata  göre,  şu  alime  göre,  şu  hadise,  şu  ilmihale  göre  şöyle  demek  ve  inanmak  doğru  değil  ve  şirk  olur.

Allah’ın  koymadığı  ibadet  türleri namaz  çeşitleri  üretmek, hacet namazı, istihare namazı, tesbih namazı, günün  çeşitli zamanlarına,  haftada, ayda  şu kadar  namaz  kılınacak demek ve inanmak gibi  bunları  yapmak  ve  yapın  diye  zorlamak  ortak  koşmak  anlamındadır.  Allah  bunun  önünü 73/ Müzzemmil  20  ayetiyle  kesiyor dinde  ortağım  yok diyor.   73/Müzzemmil  20 “Resulüm  senin,  gecenin  üçte  ikisine  yakın  kısmını,  bazen  yarısını,  bazen de  üçte  birini yatmadan  ibadetle  geçirdiğini  ve  beraberinde  bulunanlardan  bir  topluluğunda böyle yaptığını Rabbin elbette  biliyor.  Gece  ve  gündüzü,  ölçüp  biçen  Allah’tır.  Allah  sizin  buna  güç  yetiremeyeceğinizi  bildiği  için  sizi  bağışladı.  Artık  Kurandan  kolayınıza  geleni  okuyun,  Allah  bilmektedir ki,  içinizde  hastalar  olacak,  bir  kısmınız  rızık  aramak  için  yeryüzünde  yol  tepecekler,  diğer  bir  kısmınız da  Allah  yolunda  çarpışacaklardır…”  işte  Allah,  yarattığı  kulunun  ne  yapacağını  ve  ne  kadar Kuran  okunacağını,  ne  kadar  namaz,  oruç,  hac,  zekat, sadaka  ve  diğer  bütün  ibadetleri ne kadar  yapılacağını  böylece  açıklamış ve uyarmıştır.  Demek ki  birileri  Allah’ın  emri  ile  ve  buyurduğu  ibadetlerle  yetinmiyor,  şeytanın, nefsinin  ve Allah  dışında  peydahlamış  olduğu  heva  ve heveslerinin  esiri  olup  bu yollarla  Allah’a  ortak  yani  şirk  koşmuş  oluyorlar.      5/ Maide  101 “ Ey  iman  edenler  açıklanırsa  hoşunuza  gitmeyecek  olan  şeyleri  sormayın.  Eğer  Kuran  indirilirken  din  olmayanları  sorarsanız  açıklanır size din olur. Açıklanmadığına göre, Allah onları Kuran’da olmayanları din  etmemiş  ve  affetmiştir.  şunlar  Kuran’da  yok,  bunları  hadis,  mezhep,  tarikat,  alimler,  ulamalar  koyar  belirler  demek  ortak  ve  şirk  koşmaktır.  Çünkü  5/ Maide 3 “….Bugün size  dininizi  kemale  erdirdim,  size  olan  nimetimi  tamamladım  ve  sizin  için  din  olarak  İslam’ı  beğendim….”  Yine  6/Enam  115 “ Rabbinin  sözü,  doğruluk  ve  adalet  bakımından  tamamlanmıştır  Allah’ın  sözlerini  Kuran  yerine  başka  bir  sözle değiştirmek, hadis,  mezhep,  tarikat,  alim,  ulema  gibi  değiştirecek  hiçbir  güç  ve  yetkili  yoktur.  Allah işiten  ve  bilendir.” 18/Kehf  26  “….Allah,  kendi hükümranlığına din koyuculuğuna kimseyi ortak etmez.” 18/Kehf  27 “ Rabbinin  kitabından  sana  vahiy edileni  oku.  Onun  kelimelerini  değiştirebilecek  hiç  kimse  yoktur.  Allah’tan  başka  bir  sığınak da  bulamazsınız.”  Allah’ın  kitabı  Allah  adına  adete  bağırıyor  ve  uyarıyor,  ayetler  bunlar  ve  benzerleri.  Ama  inandım  diyenler  maalesef  Kuran’ın  Allah  adına  çağırısını  duymamakta  ısrar  ediyorlar.  Kuran  iyi  incelenir  ve  ayetler  anlaşılırsa,  Allah’a  inanırlarken  ne  yazıktır ki,  kendi  düşüncelerini  ve  kutsallık  verdikleri  kişilerin  sözlerini  de   din  olarak  kabul  edip,  Allah’ın  gönderdiği  dini  az  bulup,  yetinmeyip  dine  ilaveler  yaparak,  onları da  kendilerine  din  edinirler.  Bu  davranışları  geçmiş  milletlerin  yaptığına  benzer  ve  ortak  ve  şirk  koşmuş  olurlar,  onu da  biz  dinimizin  emirlerini  yapıyoruz  diye  övünürler, hal bu ki  onlar  din  değildir.  Mezhepleşen  ve  diğer  tarikat,  cemaat  guruplarına  ayrılanlara  gelin  Kuran’daki  fetvadan  görüş  bildirin  ve  hakem  olarak  yalnız  Allah’ı  kabul  edin  deyince  hemen  ayaklaşmaya  başlıyorlar.  6/Enam  114, “De ki: Allah’tan  başka  bir  hakem/din  koyucu  mu  arayacağım?  Veya  Allah’ın ve Peygamberin  tebliğ  ettiği  sözün  önüne  geçmeyin  denilince,  yine  hoşlarına  gitmiyor,  yan  çizerek bağırıp çağırmaya  başlıyorlar.  49/Hucurat  1, “Ey iman edenler Allah’ın  ve  Resulünün  önüne  geçmeyin,  Allah’tan  korkun.  Allah  işitendir,  bilendir.”  Din  konusunda  hükmü  yalnız  Allah  koyar,  Peygamber de  Allah’ın  koyduğu  dini  sadece  tebliğ  eder,  Peygamber  ayrıca  din  koyamaz.  Eğer  din  koyar  denilirse  o  zaman  dinde  ortaklık  oluşur  dinin  iki  sahibi  olmuş  olur,  bu  şirkin  en büyüklerinden birisidir. Yani  Allah’ın din koyma yetkisini Peygambere  vermek  anlamına  gelir,  bu  şu  ayete  aykırı  olur. 16/Nahl  52, “Göklerde  ve  yerde  ne  varsa  Allah’ındır,  dinde  yalnız  Allah’ındır.  O  halde  Allah’tan  başkasından mı korkuyorsunuz.”  Ve  şöyle  bir  uyarı  çıkar  karşınıza  mesela,  49/Hucurat  16, “De ki: Siz  dininizi  Allah’a mı  öğretiyorsunuz?  Halbuki  Allah,   göklerde  olanları da  bilir,  yerde  olanları da,  Allah  her şeyi hakkıyla  bilendir.”  21/  Enbiya  45, “ De ki: Ben  sadece  Vahiy/Kuran  ile  sizi  ikaz  ediyorum. Fakat,  sağır  olanlar  ikaz  edildikleri  zaman  bu  çağrıyı  duymazlar.”   Yine  başka  bir  uyarı  6/Enam  66,  “Kuran  hak  olduğu  halde  kavmin  O’nu/Kuran’ı  yalanladı.  De ki:  Ben  size  vekil  ve  kefil  değilim.”  Allah’ın  bu  uyarılarını  görmeyenlere  işte  ayetler  dendiğinde, teslim  omları  gerekirken, hemen  çeşitli  mazeretlere  koşuyorlar,  falan  şöyle  demiş,  filan  böyle  demiş.  Ne  önemi  var  Allah’ın  dışında  söylenenlerin, hüküm mü koyacak, din mi  koyacak. Din tamamlanmış  ve  Kuran’da  korunmuştur. 5/Maide  3, “Dinimiz sonlanmış, tamamlanmıştır.”  6/Enam  115, ”Rabbinin  sözü,  doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır.  O’nun  sözlerini  değiştirecek  kimse  yoktur,Allah  işiten  ve  bilendir.”  Yine  15/Hicr  9, “Kuran’ı  kesinlikle  biz  indirdik  elbette  O’nu  yine  Biz koruyacağız.”  Bu  ayetler  ışığında  soruyoruz,  madem ki  tek  Allah’a  inanıyoruz  diyorsunuz,  öyleyse  neden  dinin  tek  kaynağı  ve  sahibi  Allah  diyemiyorsunuz.  Tevhid  inancının,  yani  tek  Allah’a  inanmanın  şartı,  din  koyma,  fetva  verme,  açıklama  ve  şirksiz  imanla  Allah’a  kul  olmakla  olur,  başka  şekilde  olmaz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.