BİZ NE ZAMAN ŞEHİT HABERİ OKUMAYACAĞIZ

Gündem hakkında bilgimiz olsun diye yerel ve ulusal gazeteleri, ardından da internetten haberleri takip ediyorum. İnanın artık neredeyse her gün PKK ile ilgili haber okumaktan usandım. 2-3 günde bir şehit haberi okumaktan heder oldum. Her gün bölücülerin yaptığı şerefsizlikleri öğrenmekten sinir hastası oldum…

Hafta sonu yine Şehitlerimiz uğurladık.

Ey Allah’ım bu şanlı milletin gözü kara evlatları daha nereye kadar şehit düşecek. Şehitlik en yüce mertebelerden birisidir elbette. Biz Türklerde bu mertebe ile şerefleniyoruz. Fakat; bu haniler dağda askerimize kurşun sıkarken, işbirlikçileri mecliste eline kolunu sallaya sallaya gezmekte. Bir değil, bin şehit verelim. Hepimiz şehit olalım. Fakat bunların bir karşılığı olsun. En azından hainler rahatça milli ve manevi değerlerimize sövmesin.

Yeter artık. Biz ne zaman bir şehit haberi okumayacağız. Biz ne zaman “Ve.. APO idam edildi” haberini öğreneceğiz. Bu pisliklerin temizlendiğini hangi ajans hangi gazete duyuracak bize!

Söyleyin ne zaman?

 

 

ÜLKÜCÜ ŞEHİTLERİ UNUTMADIK!

Samsun’luydu 25 yaşında olup, ailece Ankara’nın Etlik Aşağı eğlence semtinde oturuyordu. İncirli lisesi gece bölümü öğrencisiydi. 1980 öncesinde meydana gelen bazı olaylar sebebiyle yargılandığı 12 Eylül Mahkemelerinde idam cezasına çarptırıldı. Mamak Askeri Cezaevi’ndeki ölüm hücresinden sabaha karşı alınarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nin infaz bahçesinde asılarak şehit edildi. Cenazesi Ankara Karşıyaka Askeri Mezarlığına defnedildi.

Bugün bir yiğit hakkında bir yazı kaleme alayım dedim. Liseye başladığım ilk yıl bu isim benim için büyük önem ve anlam ifade ediyordu, hala da öyle.  Çünkü kanının dikine aktığı dönemler de kendini benzetecek, kendinle aynı özellikleri taşıyan insanlarla bir olacak bir tutum içerisinde oluyorsunuz. İşte bende öyleydim.

12 Eylül mahkemelerince yargılanan ve idam cezasına çarptırılan Ali Bülent Orkan’ın benim hayatımda büyük önemi var. Tabi sadece O değil, O’nun nezdinde birçok yiğidin hayatını kendi hayatımla özdeşleştirip, bugünlere kadar geldim.

Bu hayatlarda ne var derseniz?

Yiğitlik var.

Delikanlılık var.

Fedakârlık var.

Anadan serden vazgeçmek var.

Vatan var.

Millet var.

Devlet var.

Ve her şeyden önemlisi;

Yerleri ve gökleri yaradan Allah var.

O’nun rızası ve Kelam’ı var…

Ülkücü Şehitleri anma Günü sebebiyle; darağaçlarında ölümsüzlüğe adım atan,  başta yiğit vatan evladı Ali Bülent Orkan olmak üzere; tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

 

 

BİR SEVDANIN HİKÂYESİ ve ADNAN MENDERES

Yıl 1954…

Başbakan Adnan Menderes!..

Toprağa köleleştirilen çiftçinin, sanayi devrimini yakalayamamış, nüfusunun büyük bir kesiminin ekmeğini topraktan çıkardığı bir dönemde tarım ülkesi olan Türkiye’nin önünü açan ilk adımı attı…

Toprağın Efendileri için atılan büyük bir adım…

Belki bir kişinin, belki bir ailenin, belki bir neslin, belki bir milletin, belki bir ülkenin geleceği için atılan bu adım; gününüzde Toprağın Efendilerinin Dünyaya başkaldırışı, haykırışı haline geldi…

Bu adım; Belki bir köy çocuğunun, belki bir Anadolu delikanlısının, içinden geldiği kesimin sesini, aklın ve mantığın hayat bulduğu bir ortamda, yılgınlığa ve kaderine terk edilmişliğe inat, haykırışının sembolü oldu…

Bugün adına Kayseri Şeker Fabrikası dediğimiz, Kayseri ve bölgesinin sınırlarına aşmış, toprağının efendilerinin sesinin dünya hudutlarında yankılandığı kuruluş, altmış küsür yılını geride bırakarak asıl sahiplerine hizmet etmeye devam ediyor.

Bugün daha güçlü olan Kayseri Şeker Fabrikası, büyümeye ve güçlenmeye devam ediyor.

Tarihinde hiç olmadığı kadar büyüyen ve büyümeyi hedef koyan kuruluş, Kayseri’nin yüz akı… Dünyanın gözbebeği…

27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde rahmetli Adnan Menderes’i hatırlarken, Kayseri’ye kazandırdığı bu fabrika için bir kez daha kendisine minnettar olduğumuzu dualarla ifade etmeliyiz.

Hatta böyle anlamlı günleri fırsat bilerek böyle büyük devlet adamlarını anmalıyız.

 

 

DÜNYALIK HESAPLAR!..

Allah’a gönülden iman etmiş insanlar, her zaman şeytanın ilk hedefidir. Şeytan hep onları kandırmak, hak bildiği yoldan çıkartmak ister. Kimi zaman dolaylı yoldan, kimi zamanda direkt olarak herhangi bir kostüm içinde karşımıza çıkar ve nefsimize hoş gelen, fakat Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan tekliflerde bulunur.

İşte bu nokta da şeytanın nefsimize sunduğu hoş şeyler karşında nefsimize uyup (Yani şeytana) kabul edersek, her aşamasında sınava tabi olduğumuz şu yalan dünyada bir yanlış cevap vermiş oluruz.

Yok, eğer ki biz iman ışığında aklımızla hareket eder, nefsimize “Dur” diyebilirsek ki bu olması gereken şarttır. İşte o zaman bize ne dünyada ne de öteki dünyada ölüm vardır.

Yani kimi insanlar düşünür ki! Alın teri olmadan kazanayım, kolay kazanayım, birilerinin hakkını alayım, “onda çok nede olsa”diyerek malını çalayım, yalanına ortak olayım payı paylayalım, haksızlık, hırsızlık, yolsuzluk karşısında bilerek susayımda “sus payı” alayım vs.. gibi düşünce karmaşasında şeytan ile işbirliği yapmak için hayal kurarlar. Şeytanda hazırdır zaten.

Bu tür düşünceler içinde kaybolanlar şeytanla özleşir. Ama inanın ki; şeytan ondan daha haysiyetlidir. Çünkü şeytan şeytanlığını yapıyor, insan ise acz içinde olduğunu unutarak şeytanlık yapmaya çalışıyor. Şeytanla işbirliği yapıyor.

Ama bilmezler ki; Allah ile iş birliği yapanlar her zaman kazanmış ve bundan sonrada kazanacaktır.

Şimdi şöyle bir düşünün, şeytanla işbirliği yapıp, kendini kazandı sayanlar, günübirlik yaşamlarına birlerce şeytan ortaklığı sığdıranlar, kafalarında kirli duyguları bir bir gerçekleştirerek sözde zafer edasıyla savurganlık yapanlar sizce kazandılar mı?

Belki bu dünyada hasbelkader yatacak yerleri vardır ama şu sözü söylemekte yarar var: “Zalimler için yaşasın cehennem”

Her zaman Allah’a sırtınızı dayayın. Her zaman Allah ile işbirliği yapın. Belki bu dünyada mazlum rolünde Cennet zaferini kazananlardan olacaksınız. Belki bu dünyada hiç yüzsünüzün gülmediğini düşüneceksiniz, belki kimsenizin olmadığı kanısına varacaksınız, kimseden yardım isteyemeyeceksiniz belki de…

Fakat herkes biliyor ki; Allah her zaman inananların yanındadır. İstediğimiz zaman ona dua eder, yardım isteriz… Kimselerin “kimi” yoksa “Allah’ı” var…

Son olarak diyorum ki; unutmayın ki; bu dünyada yaptığınız her şeyin karşılığını alacaksınız. Her şeyin bir bedeli var, ödenmiş yada ödenecektir.

Bir de unutmayın ki; Herkesin bir hesabı varsa, Allah’ında bir hesabı var…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.