HİZMET ANLAYIŞI

Alışmışız; basmakalıp
yaşıyoruz. Aynı şarkıları
çevirip çevirip dinliyoruz.
İzin günümüzde yada boş zamanlarımızda hep
aynı şeyleri yapıyoruz. Sonra bir yerlere geliyoruz.
Kamu yada bir özel şirketin başına yatığımız şey aynı.
Verilen demeçler yapılan çalışmalar. Kimin özel günü
varsa kutlayıp basmakalıp şeyleri söylüyoruz. Çocuklar
örneğin; iyi gelecek yetiştirmeliyiz diyoruz. Ama
ona imkan vermiyoruz. Sözde çalışanları ile aile olduğunu
söyleyen işveren ne hikmetse şartları evdeki çocuğuna
sağladığı gibi sağlamıyor. İşte biz bu nedenle
okullarda, spor alanlarında içler acısı manzaralar görüyoruz.
Çocuğunu okula sırtında götüren veli yada
sakatlanan sporcusunu sedye yerine sırtında taşıyan
antrenör. Kibir yada eldeki makam kör ediyor insanı.
Ya empati kuramıyoruz yada çabuk unutuyoruz. Şu
kısacık ömür kavgalara harcanmayacak kadar kısa
iken neden bu tiryakiliğimiz anlamıyorum. Siyasetçiler
bir birini sevmiyor. O firma diğerini çekemiyor.
Yahu komşu köyler bir birini çekemiyor. Komşu bile
karşısındaki dairedekini sevmiyor. Çocuk ölümleri,
işçi ölümleri, kadın cinayetleri neden arttı işte bu
yüzden. Sosyolog olmaya gerek yok: insan olmak
yetecek. Çalışan, ben işimi bilirim icat çıkartmaya
gerek yok diye düşünürken patronu en iyi çalışan en
aza çalışan diye bakıyor. Amir koltuğumu koruyayım
diye düşünürken astı ezilmeyeyim diye düşünüyor.
İşte hizmet anlayışımız bu kadar sığ. Bunu nereye
çekerseniz çekin yollar bu sığ duruma çıkıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.