KUR’AN’DAKİ PEYGAMBERİN GÖREVİ-5

 “Bu kitap, Kur’an, onda asla şüphe yoktur. Kur’an müttakiler sakınıp arınmak isteyenler için bir yol göstericidir.” (2/Bakara 2)

Bu ayette de, Allah Kur’an’ın çelişkisiz ve asla şüphe olmadığını açıklıyor.

“Kimin hadisi sözü, Allah’dan daha doğrudur.” (4/Nisan 87)

“Eğer doğru iseler Kur’an’ın benzeri bir hadis getirsinler.” (52/Tur 34)

Bu ayetler ve diğer ayetler, hadislerin çelişkili olduğunu, Allah katından olmadığını ve dinin kaynağı olamayacağını ispatlıyor.

“Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.” (15/Hicir 9)

Allah bu ayetle, sadece Kur’an’ı koruduğunu ve kendisinin indirdiğini söylüyor. Başka hiçbir hadis veya mezhep görüşlerini korumamıştır ve Allah’ın sözü Kur’an dışında da, dinin kaynağı yoktur diyor.

Yine soruyorum? bu ayetleri görmemek, Kur’an’ı yok saymak mıdır? Yoksa dine hizmet midir? Kur’anla çelişen, bu hadisleri, dinin kaynağı kabul etmek, bu dine iyilik yapmak mı? Kötülük yapmak mı? Allah’ın, sağlam, korunmuş, çelişmesiz dinine sahip çıkmak eğer sapıtmaksa, kafaları karıştırmaksa bunun hesabını Allah’a biz vereceğiz, eğer bu yanlışlıkları müminlere açıklamak, emri bil mağruf, nehyi anil münkerse, Allah şahit, duyanlar da şahittir, biz bunu söylüyor ve yazıyoruz.

Biz sadece, Allah’a ve Allah’ın kitabı Kur’an’a dönül-

mesini, Allah’ın dininin kaynağının, sadece Kur’an olduğunu söylüyoruz. Hadis, mezhep, icma, âlim ulema dinin kaynağı değil, kaynak olan Kur’an’da açıklanan eksiksiz olan dini, yorumlayan ve uygulayandır. Dinin kaynağı değildir.

Bugün, İslam dünyasının sıkıntısı şudur? Kur’an’ı sünnete, sünneti de mezheplerin görüşlerine terk etmiştir. Maalesef mezhep imamlarının söylemediği görüşleri de, ilmihal ve namaz hocası adı altındaki, çeşitli kitaplarda, daha da zorlaştırarak ümmetin önüne konmuştur.

Eğer Hz. Peygambere indirilen, Hz. Peygamberin de insanlığa tebliğ ettiği Kur’an, niçin indirildiği düşünülmeden okunuyorsa, bunun anlamı, derdine çare olacak ilacı içmeyip, yere dökmek ve tedavi olmamak demektir. Onun niçin, tarih boyunca toplumda şuursuz ve bilgisiz ibadet ederek köşesine çekilen insanlara rastlandığı gibi, ruhsuz ve şuursuz, fıkıhla meşgul olanlara da rastlıyoruz. Eğer Kur’an’a uygun fıkıhla uğraşılsa idi, birbirini yalanlayan ne hadis, ne de mezhep görüşleri ve fıkıh bilgileri olurdu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.