OKULA YENİ BAŞLAYAN ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALI?

Yeni eğitim-öğretim yılına bugün başladık. Tüm anne ve babalara hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bugün özellikle “ilkokula ya da anaokuluna yeni başlayan yani ilk defa evi dışında sosyal ortama girecek olan çocuklara nasıl davranmalıyız ve bizi neler bekliyor ?” bu konulardan bahsedeceğim.
Çocuğumuz bugüne kadar sadece sizin gözetiminizde ve denetiminizde yaşadı. Sizden uzaklaşıyor olmak , farklı insanların denetiminde olmak onu doğal olarak endişelendirecektir. Burada sizin kaygı düzeyinizin yüksek olması çocuğunuzu negatif olarak etkileyecektir. Eminim en az onun kadar kaygılısınız. Fakat bu kaygınızı çocuğunuza yansıtmamanız gerekiyor. Çocuğunuzda aşırı kaygı fizyolojik tepkilere yol açabilir. Bu fizyolojik tepkiler; karın ağrısı, tuvaletten çıkamama, ateşlenme ,bulantı, kusma gibi seyredebilir. Bu gibi fizyolojik tepkileri farkettiyseniz çocuğunuzla sakin tavırlarla konuşmalısınız. Onu rahatlattıktan sonra okula götürmelisiniz. Yine rahatlamıyor ve bu günlerce sürüyorsa bir uzmandan yardım almalısınız. Çocuğunuza şunu yapmamalısınız” Bugün okula gitmek istemiyorsan gitme o zaman “ gibi . Bu davranış ileriki okul hayatına direkt olarak yansıyor .
Bazı çocuklar annelerinin okuldan gitmelerini istemiyorlar. Bu durumda ilk gün belirli saatlerde yanında olabilirsiniz , fakat ikinci üçüncü günlerde de istiyorsa ona herkesin bir görevi olduğunu sizin de oradan uzaklaşıp işinizi yapmanız gerektiğini uygun dille anlatın.
Çocuğunuzun yanında kesinlikle okul ve öğretmeni hakkında konuşmayın özellikle olumsuz eleştirilerinizi o olmadığı zaman yapın.
Her ailenin çocuğunu yetiştirme yöntemi vardır. Aile farkına varsa da varmasa da çocuk belirli bir teknikle büyütülür. Genelde her birey kendi ailesinin yöntemini evine taşır ve ortaya doğaçlama bir çocuk eğitim yöntemi çıkar. Anne kendi yetiştirildiği gibi , baba ise kendi yetiştirildiği gibi yetiştirmeye başlar. Kötü olan anne ve babanın farklı tutum sergiliyor olması. Bazı anne- babalar serbest yöntem uygularlar. Yani çocuk yanlış davranış sergilediğinde bolca nasihat ederler , güzel bir şekilde bu durumu çözmek isterler fakat çocuktan o anlayışı bulamadıklarında pes ederler. Çocuk kazanır anne- baba kaybeder.
Bazı anne – babalar ise cezacı yöntem uygularlar. Onlarda sorunlu davranışla karşılaştıklarında hiçbir toleransları yoktur, hemen ceza verirler. Bu durumda çocukta nefret ve intikam duygusu gelişir. Davranış bozuklukları ortaya çıkar.
Bazı anne babalar da karma yöntemi uygular. İlk önce serbest yöntemi uygular. Çocuğa bolca nasihat eder ,işe yaramadığını fark edince cezacı yönteme geçer. Bu yöntem en zararlı yöntemdir.
Yukarıda bahsettiğim yöntemlerle yetişen çocuklar hep bir arada bir sınıfın içindedir. Bazıları serbest yöntemle büyütülmüş, bazıları cezacı yöntem bazıları karma çok azı da demokratik yöntem dediğimiz olması gereken yöntem . Demokratik yöntemle büyütülmüş yani doğru yöntem ve tekniklerle büyütülmüş çocuk eğer öğretmen de doğru yöntemi uyguluyorsa yani yöntemler aynı ise anne baba ve çocuk zarar görmez, mutlu mutlu okul süreci yaşarlar. Teknikler örtüşmediğinde sorunlar başlıyor. Bazen öğretmenimiz ne yazık ki yeterince donanıma sahip olamıyor.
Belirli yöntemle yetiştirilmiş çocuk bir anda ezber bozuyor. Anne baba yanlış davranış sergilediğinde uzun uzun onunla konuşup ilgilenirken öğretmen aynı tavrı sergilemiyor. Burada çocuğun bu bocalama döneminde her ne yöntem uyguluyorsanız uygulayın daha anlayışlı olmanız gerekiyor. Ne zamana kadar çocuğunuzun bu anlayışınızı kullanmaya başladığını hissettiğiniz ana kadar.
Burada ne yapmak gerekiyor anne baba olarak çocuğumuzu nasıl yetiştirdik ve nasıl yetiştirmeliyizle alakalı geç olmadan ilgili yerlerden eğitim almalıyız ya da çocuğunuzda davranış bozukluğu ciddi anlamda gözlemliyor ve üstesinden gelemiyorsanız lütfen bu işi tesadüflere bırakmayın ve bir uzmandan en kısa sürede destek alın.
Şuna da değinmeden geçemeyeceğim sizin çocuğunuz bedenen ve zihinen sağlıklı olabilir fakat sınıfta öyle çocuklarla karşılaşacaksınız ki bazıları hiperaktif olacak, bazıları otizmli olacak , bazıları dislektik olacak tabii siz bu adlandırmaları ilk defa duymuş olacaksınız belki de ama o aileler bu durumla senelerdir içi içeler ve bunun savaşını veriyorlar. Özellikle otistik çocukların anne ve babaları . Ben o anne ve babalarla iç içe çalışmalar yaptım ve onların ne kadar zor şartlarda çocukları ile ilgilendiklerine şahit oldum. Zor şartlar derken bir kere bu durumla baş etmenin verdiği psikolojik yıkım var. Ardında anlaşılamamanın verdiği stres var. Bu durumla baş edebilecek yetkin öğretmen kadrosu yok. Ve bolca eleştiri var. Hayatta en önemli şey sağlıklı bir çocuğa sahip olmaktır. Yalnız ne yazık ki bu ailelerle empati kuramıyoruz. Ve bu çocuklar dışlanıyor. Siz sağlıklı çocuğu olan anne ve babalardan ricam içinde olsaydınız kesin anlardınız ama içinde olmadığınız için empati kuramıyorsunuz. Sizi bu konuda yargılayamam ama lütfen annenin ve babanın verdiği savaşı bilin. Ne biçim çocuk yetiştirmiş gibi ön yargılı olmayın . Çocuk yetiştirmede anne ve babanın dışında bir sürü faktör vardır. Genetik faktörler, anne babanın ayrı yaşaması, geniş ailede yaşanması yani çocuğa birden fazla ebeveynin müdahale etmesi, Allah’ın taktiri, anne babanın ruhi durumunun patalojik olarak bozuk olması gibi gibi… Ama nedense sadece şu yorumu yapıyoruz: “Çocuğu şımartmışlar , yetiştirememişler “ o evin içinde neler yaşandığını asla bilemezsiniz. Lütfen hüsnü zanda bulunmayın değerli okurlarım.
Umarım en sağlıklı şekilde eğitim öğretim hayatına başlarsınız. En değerli varlıklarımız çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştiririz. Çocuklarınız ve siz Allah’a emanet olun…
DİLEK ALBAYRAK
SOSYOLOG AİLE DANIŞMANI
E-MAİL:dilek@albayrakgy.com.tr

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.