OLDUĞU GİBİ KABULLEN VE RAHATLA

Yaradılan her canlının kendisine ait özellikleri, şekli ve biçimi vardır. Biri diğerine benzemez, diğeri ötekine. Binlerce kar tanesi birbirine benzemiyor, aynı tarlada yetiştiği halde bütün meyve ve sebzelerin bile şekli birbirinden farklı. Hepsi birbirinin aynı gibi görünen hayvanların dahi diğerlerinden farklı kılan özellikleri mevcuttur. Gözleri, kafa yapısı, vücut şekli veya tüyleri mutlaka farklılık taşıyordur. Davranışları hatta duyguları bile mutlaka değişkenlik gösteriyordur. Yeryüzün de ki bunca canlının birbirine benzemeyen farklılıkları mevcutken, en değerli, en özel, en yetenekli olan insanın birbirine benzemesi mümkün mü?

Şuanda yaşayan milyonlarca insanın fiziki hiçbir özelliği birbirine benzemediğini çok iyi biliyoruz. Her kişiyi kendisine has kılan çok faklı, çok güzel biçimde olduğunun farkındayız. İki kardeşe bakın, onlar da aynı anne babadan olduğu halde asla birbirlerine benzemiyor. İkizler de dahi bu durum söz konusu değil midir? Kesinlikle şahsına münhasır farklılıkları vardır.

Sadece fiziki özellikleri değil, aynı zamanda duygularda da değişkenlikler mevcuttur. Herhangi bir olayda her insanın tepkisi ve davranışı değişkenlik gösterebilir. Birisi ağlarken diğeri gülebilir. Başkasının çok öfkelendiği bir olaya bir başkası daha sakin yaklaşabilir. Biri sinirli diğeri daha sakin, başkası duygusal bir başkası daha ürkek değil mi? Netice de her kişi duygusal olarak da birbirinden farklı ve özeldir.

Düşünsel anlamda da farklılıklarımız vardır. Hepimizin mantığı, duyusal zekası farklılık gösterdiği gibi çok farklı detaylar da sağlamakta. Dolaysıyla insan, farklı düşünebilir, bakış açısında değişkenlik olması çok doğaldır. Çünkü onun düşüncesi, mantığı ve zihni kendisine ait ve özeldir. Sen, onunla aynı fikirde olmayabilirsin bu oldukça doğal ve olması gerekendir. Seni farklı düşündüren irade bunu böyle istediği için farklı ve özelsin. Yaradanın iradesi öyle güçlü ki istese hepimizi aynı biçimde, aynı duygularda ve aynı düşüncelere sahip yaratamaz mıydı? Bunu böyle istediği için ve her insana değişik özellikler verdi ve farklı şartlarla değişik düşünmesini sağladı.

İnsanı birbirinden farklı kılan bir diğer güzelliği de ruhudur. Sonsuz bir yaşama sahip olan ruhumuzu yarattığın da, Allah kendi özelliklerinden bazılarını üflemiştir. Yani herkesin ruhu da birbirinden çok farklıdır. Biri huzur için yalnızlığı seçerken diğeri kalabalıklardan hoşlanmaz mı? Bazı kişiler sevgiyle beslenirken bir başkası nefretle beslenmez mi? Bazı insanlar kitap okuyarak rahatlar bazıları ise gezdikçe aynı rahatlığı hisseder. Kimileri ailesiyle çok mutludur diğerleri ise arkadaşlarıyla. Bazı insanların inançları çok güçlüdür ve kendi öz değerleriyle yaşama tutunur bir başkasının inancı o kadar da güçlü olmayabilir. Sizin için çok önemli olan bazı değerler diğeri için sıradan olamaz mı?

Etrafınız da ki birinin, sizi tıpkı kendisi gibi düşünmeye, aynı şekilde hissetmeye ve aynı tutumlara sahip olmanız için sizi zorladığını düşünün. Bütün kişilere, olaylara karşı aynı şekilde düşüneceksiniz ve aynı tepkileri vereceksiniz. Bu mümkün mü? Böyle bir durum size yapılacak en ciddi işkence değil midir? Tabii ki siz ondan farklısınız, onun gibi düşünmez, onun gibi hissedemez ve bütünüyle aynı olamazsınız. Böyle bir şey imkansız ve yaradılışa aykırıdır. Elbette ki sizin kendinize ait farklılıklarınız vardır ve sizi siz yapan da bu güzel özellikleriniz değil mi?

Hepimizin fıtratı farklıdır, aynı şartlarda yetişmedik ve aynı ortamlarda yaşamadık. Ruhumuz, duygularımız, düşüncelerimiz ve bedenimiz tamamen farklı ve kendisine hastır. Yaşantımız, yetiştirilme tarzımız, çevremiz, eğitim durumumuz, maddi olanaklarımız, kültürümüz, hayat şartlarımız bütünüyle farklı ve bu özellikler sayesinde her insan özeldir. Kimse kimseye benzemez ve aynı oldurmaya birinin gücü de yetmez. Öyleyse her insanı olduğu gibi kabullenmemiz gerekmez mi? O, senden farklı ve kendi dünyası bir başkasıyla aynı değil. Çocuğunu, eşini, öğrencini, arkadaşını veya personelini kendin gibi yapmaya zorlama ki huzurlu olasın. Çünkü bunu yapmaya çalıştıkça sonuçta başarısız olacaksın ve huzurun bozulacak. “Kabulde şifa vardır” der büyüklerimiz. İnsanları hatta bütün varlıkları olduğu gibi kabul etiğimizde biz gerçek mutluluğu ve huzuru elde edeceğiz. Herkesin kendine ait güzelliği vardır. Sen, onu kendin gibi düşünmeye ve hissetmeye zorlayacağına onun güzelliklerini keşfetmeye çalışsan çok daha rahat edeceksin. İnsan, kalıptan çıkan bir madde değil ki! Sen, ondan farklı ve kendine ait onca güzel özelliğin varken kim seni dönüştürmeyi becerebilir ki? Gerçek huzuru ve mutluluğu istiyorsan etrafın da ki herkesi olduğu gibi sevgiyle kabullen hatta kendini de olduğu gibi sevgiyle kabul et. Çünkü her insan değerli ve özeldir.  Tıpkı pazılın parçaları gibiyiz ve her farklı parça birleşerek bütünü oluşturmakta. Bütüne aykırı hareket edemeyiz, akarsuya karşı yüzmek gibidir. Yaşam çok yüce bir iradeyle akıp gitmekte ve bu akışa teslim olmayı başarabilirsek kendi özümüze dönmeyi başarabiliriz. Öyleyse, hayatı zorlaştırmadan, bütün varlıkları olduğu gibi sevgiyle kabul ederek ve kendi öz değerlerimize sahip çıkarak çok daha mükemmel bir yaşama kavuşabiliriz.

Sevgiyle esen kalın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.