SORU- CEVAP 60

Şimdi soru şu: Bu ağır ve acı uyarıyı dikkate
alacak mıyız? Yoksa yine eskisi gibi, bana ne, bana
mı kalmış, ben mi kurtaracağım gibi eski tas, eski
hamam deyip yapılan yanlışlıklara sessiz kalıp günaha
batmaya koşup devam mı edeceğiz. Şunu bir
defa çok iyi bilelim. Dinin inkarı sadece sözle olmaz,
yaşayışla tavırla ve davranışla olur.
Maun Suresinin sadece gereğini yapmakta yetmez,
gereğini yerine getirmek için çalışmalara yardım
edip, yardımcı olmamakta günah ve vebaldir.
Ey Müslüman’ım diyenler, ey insanlar vebale girip
ardından da çocuklarımızın geleceğini tehlikeye atmayalım.
Çünkü bu din, bu vatan bize emanettir,
emanete sahip çıkalım. Bize emanet edenler bedel
ödeyip, can verdi, kan döktü ve bize öyle emanet
ettiler. Vatanı olmayanın, vatanında huzur güven
olmayanın, dini emirleri sağlıklı yerine getirmesi
kolay değildir. Misal mi, Filistin, Irak, Suriye, Mısır,
Libya, Cezayir, Tunus, Afganistan, Sudan, Yemen
daha ne yerler, buralarda oluk gibi kanlar okuyor,
ırz, namus, mal, can güvenliği yok, kim kimi niçin
kandırıyor. Sonrada kalkıp kimse ahkam kesmesin,
ben şöyleyim, ben böyleyim demesin. Emri bil mağruf
nehyi anilmünkeri kimse unutmasın. Bazı mazeretler
bizleri teskin edip umutlandırabilir, ama bu
mazeretler doğru değildir, kendimizi avutmaktır.
2,3) Yetimi, öksüzü itip kalkan ve yoksulu doyurmayanlar
hakkında Allah şu uyarıları yapıyor.
“Sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar.
İhtiyaçtan fazlasını de, Allah size ayetlerini
işte böyle açıklar ki düşünesiniz.” 2/Bakara, 219
“Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki: Onları
iyi yetiştirmek, yalnız bırakmaktan daha hayırlıdır.”
2/Bakara, 220
“Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden
ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra
harcayın. Size verilirse, gözünüzü yummadan almayacağınız
kötü malı hayır diye vermeye kalkmayın.
Biliniz ki Allah zengindir ve övgüye layıktır.” 2/
Bakara, 267
Bizim toplumumuzda bazen görüyoruz, öyle
yiyecek ve giyecekler veriliyor ki, günü geçmiş,
bayatlamış, kurtlanmış, bozulmuş yiyecekler veya
modası geçmiş elde kalmış mallar giyecekler veriliyor.
Allah mallarınızın iyilerinden verin diyordu.
Size verildiğinde gözünüzü yummadan alamayacağınız
kötü malları vermeyin diyordu. Gözden çıkarttığınız
yiyecek ve giyecekleri vermeyin çünkü
onların modası geçmiş, günü dolmuş değerlerini
yitirmiştir.
İşin esası şöyle olmalıdır. Verilecek yardımlar
para olarak verilmelidir. O insan da istediği marka,
yiyecek giyecek neyse gönlüne göre alsın. Parası
olan nasıl istediğini seçip alıyorsa, onun hakkı da
öyle olmalı. Sizin verdiğiniz yağ adamın midesine
dokunuyorsa, makarnayı sevmiyorsa, niçin onu o
verdiklerine mahkum ediyorsun. Sana Allah’ın verdiği
malla servetle tanıdığı özgür hareket edip, beğendiğini
alma fırsatını, sende aynı şekilde, yoksula,
yetime, öksüze, dula o hakları tanı. Birde onları
verdiğin mal karşılığında sana minnet yapmalarını
isteme, çünkü senin malında onların hakkı var, onlar
sana ve topluma emanettirler.

#kemalyavuz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.