BİR İNSANI ALİMİ DİN BÜYÜĞÜNÜ NASIL RAB EDİNİRİZ

33/Ahzab 67, “Ey Rabbimiz, biz reislerimize
ve büyüklerimize uyduk da,
onlar bizi yolan saptırdılar derler.” 33/
Ahzab 68, “Rabimiz onlara/bizi saptıranlara
iki kat azap ver ve onları
büyük bir lanetle rahmetinden kov.”
Uyulanlarla uyanlar, ahrette birbirlerine
düşüp itiraz edecekler ve bakın
neler olacakmış. 34/Sebe 32, “Büyüklük
taslayanlar/uyulanlar, zayıf sayılanlara/
uyanlara kıyamet gününde şöyle diyecekler,
size hidayet geldikten sonra,
sizi doğru yoldan biz mi çevirdik?
Esas suçu siz yapıyordunuz.” 34/Sebe
33, “Zayıf sayılanlar/uyanlar da büyüklük
taslayanlara/uyulanlara, hayır
gece, gündüz işiniz tuzak kurmaktı.
Çünkü siz daima Allah’ı inkar etmemizi,
Allah’a ortaklar koşmamızı bize
emrederdiniz derler. Artık azabı gördüklerinde,
için, için yanarlar, Bizde
o inkar edenlerin boyunlarına demir
halkalar takarız. Onlar ancak yapmakta
oldukları günahları yüzünden cezalandırılırlar.”
Daha çok ayetler var.
Bazı menfaat peşinde giden insanlar,
çevresindeki insanları mideden,
şehvetten, zihin ve gönülden teslim
alıp, akıllarını kiralayarak, kendilerine
kul etme kurnazlığını yapıyorlar. Bir,
menfaat yeri, kurmuşlar ve insanları
o menfaat yerine zorlamaktadırlar.
O menfaat yerine gelenleri cennetlik
ilan edip, menfaat yerine gelmeyenleri
ise asi ilan etmektedirler. O menfaat
yerlerinde insanların iradeleri, akılları,
sorgulamaları, İslam dışı anlatımları ile
ellerinden alınmaktadır. Buna verilecek
pek çok misal var tabiî ki hepsini
burada belgelemek mümkün değil,
meraklıları tarikatları anlatan bütün
kitaplara baktıklarında görüp okuyabilirler.
Bir tanesinden kısa bir alıntı
vererek bilgilendirelim.
“…Darda kalan sufiler, yetiş ya gavs
diye gavsa sığınırlar, gavs, yardım isteyene
yardım elini uzatır. Abdulkadir
Geylani en büyük gavs unvanına
sahiptir… Bunlardan başka, sayıları
bir rivayette sekiz, bir rivayette kırk
olan nüceba ile sayıları on yada üç
yüz olan nükeba denilen ve insanların
iç dünyalarından haberdar olan
şahsiyetler vardır. genel olarak gayb
erenleri diye anılan bu hak dostlarının
makamı boş kalmaz, ölenin yerine
kendisinden sonraki yükseltilir.” (Hasan
Kamil Yılmaz, Altınoluk Aralık,
1995 sayısından nakil) isteyenler bu
sayıyı bulur ve daha ne şirk sözlerle
karşılaşırlar görürler. Şimdi, soru şu,
Sığınılan ve yardım istenilen varlık,
Fatiha suresi 4. Ayete göre, “Yalnız
sana kulluk eder, YALNIZ SENDEN
YARDIM DİLERİZ/BEKLERİZ” Allah
için elinizi vicdanınıza koyup düşünün
bu ayete ve daha pek çok ayete
ters düşmüyor mu ve böyle inanmak
Allah’ın vasfını, sıfatını insanlara vermek
değil de nedir? İnsanın iç dünyalarını
insanlar nasıl bilebilirler bu gayb
değil mi? gaybı sadece Allah bilmez
mi? yetiş ya gavs, yetiş ya şeyh, yetiş
ya kutup ve benzerleri. Peki bu yetki
ve gücü kim kullanır, sadece Allah,
bu gibi düşünce ve anlatımlar ayetlere
terstir. Şimdi bir soru da sizin için
soralım? BU adamlar Kuran’daki bu
ayetleri bilmiyorlar mı? Bunun bir cevabı
var, bizim elimizdeki Kuranla onların
elindeki Kuran aynı değil mi? Biz
aynı Kuran olduğunu iddia ediyoruz
ve diyoruz ki, ya kasıtlı okumuyorlar
ve okutmuyorlar, yada bilmiyorlar.
Biz bildiklerine inanıyoruz ve şunu
tekrarlıyoruz, bu gibi düşüncelerin ve
projelerin arkasında İslam düşmanları
var ve parasal kaynakları da onlar
tarafından sağlanmaktadır. İslam’ın
yasakladığı hiç bir şey meşru olmaz
ve gösterilemez. Bu bütün insanlığa İslam’ın
duyurusudur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.