BİR İNSANI ALİMİ DİN BÜYÜĞÜNÜ NASIL RAB EDİNİRİZ

Buna rağmen, bir din büyüğünden, tarikat şeyhinden, cemaat liderinden ve diğer kişilerden böyle bir güç beklemek ve inanmak şirkin alası değil de nedir? insanlardan beşer üstü bir güç beklemek, onlara kendilerinde bulunmayan ve Allah’a ait olan gücü onlara vermekten başka nedir? 7/Araf 3, “Rabbinizden size indirilene/Kuran’a uyun, Allah’ın yanında başka evliyaların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da azınız öğüt alıyorsunuz.” 42/Şura 9, “Yoksa onlar/insanlar Allah’ın yanında evliyalar mı edindiler? Halbuki veli yalnız Allah’tır, Allah, ölüleri diriltir ve her şeye kadirdir.” 42/Şura 6, “Allah’ın yanında başka evliya edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen ( Peygamber) onlara vekil değilsin.”
Allah, tektir, din ve kaynağı kitapta tektir. Başka kitapları okuruz, bilgi ediniriz ancak onları ve yazanları dinin kaynağına ortak edemeyiz. 7/Araf 188, “De ki: Ben, Allah’ın istediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilse idim elbette kendime daha çok hayır ve iyi işler yapmak isterdim ve bana o zaman kötülük/fenalık da dokunmazdı. Ben sadece inanan bir kavim için uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” Bizler Peygamber de olmayan vasıfları diğer yaratılmış varlıklara ve kişilere vererek onları kutsallaştırıyoruz, yani haddimizi aşıyoruz. İnsanların yazdıkları kitaplar kültürden ileri gidemezler, din yerine konamazlar yazarları da yanılmaz, her konuyu çözmüş, halletmiş olamazlar. Eğer konuları çözüp hallettilerse bu günün sorunları nereden çıkıyor? Demek ki, halledememişler ve sorunlar ortada duruyor ve Kuran’a göre çözüm bekliyor. Pek çoklarının getirdiği çözümler Kuran kaynaklı olmadığından İslam dışına çıkarak, insanları şirke sürüklemişlerdir.
18/Kehf 110, De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım, bana, ilahınızın sadece bir ilah olduğu vahiy edilmiştir. Artık her kim, Rabbine kavuşmayı umuyorsa , iyi iş ve amel yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” Ortak koşulan, yanılmaz zannedilen ve öyle öğretilen kişiler bu ve benzeri ayetleri görmemişler, eğer görselerdi bu yanlışlığa düşmemeleri gerekirdi, çünkü Kuran hiç değişmemiştir, güneş balçıkla sıvanamıyor.
Ne yazıktır ki, günümüz de din eğitimi, Kuran’a ve öğretip tebliğ edici, uygulayıcısı olan Peygamberimize göre yapılmıyor. Maalesef, tam tersine ya mezhepler ve alimlerine, ya din büyüğü seviyesindeki insanların görüşüne göre, ya da tarikatların ileri gelenleri seviyesine göre yapılıyor. Bu dinin, kaynağını beşerileştiriyor, beşeri görüşleri dinin kaynağı yerine koyuluyor. Beşeri fikirlerin, olduğu yerde, ihtilaflar olur, ihtilafların olduğu yerde ise din olmaz. 4/Nisa 82, “Hala Kuran üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer Kuran Allah’tan başkası tarafında gelmiş olsaydı Kuran’da birçok tutarsızlık ve ihtilaflar bulurlardı.” Allah’ın gönderdiği Kuran’da hem ifade bakımından, hem de mana ve hüküm bakımından bir bütünlük olur. Eğer fetvalar ve görüşler Kuran’dan alınsa birlik olacak, tartışmalarda olmayacaktır. 16/Nahl 64, “Biz bu Kuran’ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri konuları insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.” İşte, Kuran bu ve benzeri ayetlerle de hem ihtilafları çözen, hem de hurafeleri çözen bir kitaptır.
Birlerini evliya ve velilerden kabul edip peşin onlara paye vermekte Kuran’a göre uygun değildir. Bir insanın imanlı veya imansız öldüğünü sadece Allah bilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.