SORULARLA  SORGULAMALAR…

 Teknolojinin hayatımıza girmesiyle, kolaylaşan işlerimiz, pratikleşen dünyamız ve çağın gereksinimlerine ayak uydurma çabamız bizi biz yapan değerlerden  gittikçe uzaklaştırmaya başladı… Gündelik hayatın koşturmaları, hayatla adeta yarışırcasına ettiğimiz rekabet; bırakın karşımızdakini, zaman zaman kendimizi bile anlayamadığımızı haykırdı bize…

Ne olmuştu bize?  Neydi bizi birbirimize bu kadar yabancılaştıran?

Ve neden uzaklaşmıştı ruhlarımız ruhlarımıza?….

Bazılarınızın “ee… hayat bizi bu hale getirdi dediğini duyar gibiyim”…. Yalnız, mazeretlerin ardına sığınarak korkak bir hayat yaşamak da bize yakışmıyor öyle değil mi?

Elbette yaşamımızı idame ettirmek için çalışmak zorundayız. Ve yükselmek, başarılı olmak, geleceğe dair hedeflerimizin ve planlarımızın da olması çok güzel… Kaliteli yaşamak adına;kaliteli bir yaşam stratejisi çizmek de bizim elimizde…

Tüm bunlar yaşamak ve yaşatmak adına, hayat denilen süreçte varolan ve olması gerekenler… Bunlar değil, benim sorgulamak istediklerim… Sorgularım, kuşkularım ve üzüntülerim, tüm bunları elde etmek ve hayat denilen yolda hızlı adımlarla yürürken, farkında olmadan kaybettiğimiz değerler ve kaybettiklerimiz…

Başarıları elde ederken; farkında olmadan kırdığımız kalpler!..

İtibarı elde ederken; karakterimizden verdiğimiz ödünler!..

Yükseğe çıktığımızda; bakışlarımızın tepeden oluşu!..

Ya da o çok sevdiklerinize artık yeterince zaman ayıramayışınız!…

Evet sorgulamaya devam edelim… lütfen hatırlarmısınız!

En son ne zaman ; tamamen umutlarını yitirmiş birine umut verdiniz?

En son ne zaman;  tükenmiş birine cesaret verdiniz?

En son ne zaman;ağlayan bir çift göze umut aşıladınız?

En son ne zaman; yardıma gerçekten ihtiyacı olan birine koşarak gittiniz?

En son; kime hediye alıp, bir yüreği sevindirdiniz?

ve sevdiğinize en son ne zaman sevdiğinizi söylediniz?

En son ne zaman; yürekten birini kucakladınız?

En son ne zaman; yaralı bir kuşun kanadını sardınız?

En son ne zaman; tanıdığınız ya da tanımadığınız bir hastayı ziyaret ettiniz?

En son ne zaman; oğlunuzu/kızınızı  gerçekten anlayıp, nasihat etmeden saatlerce dinlediniz?

En son ne zaman; o size ömrünü adayan eşinize memnuniyetinizi ifade eden iltifatlar ettiniz?

Ve en son kimi bir hatasından dolayı affettiniz?

 

Sevgili gönül dostları; en son’ ları o kadar çoğaltabiliriz ki… Yapmadığımız, mazeretlerden ördüğümüz maskelerle hayatı tamamladığımız, güneşi gölgeleyip siyahlarla baktığımız her günün sonunda, bunları kendimize soruyor muyuz? Ya da bu soruları sorgulamadan, itibarımız uğruna, aslında hiç de öyle olmadığımızı sandığımız karakterimizi  mi çözemiyoruz? Tüm bu sorgulamalara bir de vicdan mefhumunu  ekleyerek, farkına vararak, hayatı tadımlayarak yaşacağınız bir hayat dileğimle…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.