BAKARA SURESİ -7

Şüphesiz ki, sen doğru  bir yolu  göstermektesin.”  93/Duha  7  “Şaşırmış  bulup da  yol  göstermedi mi? ”  43/Zuhruf  44  “Doğrusu  Kuran,  sana  ve  kavmine bir zikirdir/öğüttür, ileride/ahrette Kuran’dan sorumlu tutulacaksınız.”  27/Neml   91, 92  “…Bana,  Müslümanlardan  olmam  ve  Kuran  okumam  emredildi.  Artık  kim  doğru  yola  gelirse  yalnız  kendisi  için  gelmiş  olur,  kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.”  10/Yunus  108 “De ki: Ey insanlar, size Rabbinizden, hak/Kuran gelmiştir, artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelir. Kim de saparsa, o da ancak kendisi için sapacaktır. Ben sizin  üzerinize  vekil  değilim,  sadece  tebliğ  etmekle  memurum/görevliyim.”

Bakara  8.  “İnsanlardan  öyle  kimseler  vardır ki,  Allah’a  ve  ahret  gününe  inandık  derler  ama  onlar  gerçek  mümin  değillerdir.”  Ayet  bize  bir  gerçeği  daha  önümüze  koyuyor.  İman,  sadece  dil  ile  inandım,  iman  ettim  demekle  olmuyor.  Bu  bir  kalpten  gelen  inancı  söyleyip  ve de  hayatında  yaşama  işidir.  Ben  inandım  demek,  arkasından da  Allah’ın,  Kuran’da  açıkladığı  gibi değil de,  Kuran’la  çelişen uydurma  hadisleri, mezheplerin  görüşlerini,  tarikat  sözlerini,  alim,  ulemanın  deyişlerini  dine  ilave  edip,  karma  bir  din  oluşturup,  sonrada  ben  inandım  demek  Allah’ın  istediği  bir  iman  değildir.  Önemli  olan,  Allah’ın  sizin  inancınızın  nasıl  olması  emrine  uyulmaktır,  yoksa  kendimizin  nasıl  inandığı  doğru  değildir.  eğer  kendimizin  inandığı  doğru  olsa  idi,  ne  kitap’a,  ne de  Nebiye  ihtiyaç  olurdu,  yaptığınız  doğru  devam  edin  denilirdi,  ama  yanlışlık  var ki,  uyarılıyoruz.  Bakın   Nasıl  uyarıyor  Rabbimiz,   39/Zümer  3  “Dikkat  et,  halis  (bozulmamış,  arı,  duru  içine  yaratılmış  insan,  mezhep,  tarikat,  alim,  ulema  sözü  karışmamış)  sade  din  yalınız  Allah’ındır.”  Onun için uyarılıyoruz  ve  yine,  39/Zümer  11  “De ki: Bana  dini,  Allah’a  halis  kılarak,  Allah’a  kulluk  etmem  emir  olundu.”  Diğer  bir  ayette,  39/Zümer  14  “De ki:  Ben  dinimde  ihlas  ile  ancak  Allah’a  ibadet  ederim.”   7/Araf  29  “… Dini  yalınız  Allah’a  has  kılarak  O’na  yalvarın…”          7/Araf  28   “Onlar/insanlar  bir  kötülük  yaptıkları  zaman,  babalarımızı,  büyüklerimizi  bu  yolda  bulduk/gördük/duyduk,  Allah’ta  bize  böyle  emretmiş  derler.  De ki:  Allah  hiçbir  kötülüğü  emretmez,  Allah’a  karşı  bilmediğiniz  şeyleri mi  söylüyorsunuz.”   Allah  Resulü,  bakın  nasıl  uyarıyor,    bir  rivayete  göre.  “İnsanlara  nispetle,  benim  durumum  ateş  yakan  bir  kimsenin  durumuna  benzer.  Ateş  çevresini  aydınlatınca  kelebekler  ve  ışığa  gelen  haşereler  o  ateşe  üşüşmeye  başlarlar.  Bende  onları   uzaklaştırmak  isterim,  onlar  ise  baskın  çıkarlar  ve  ateşe  girerler.  Ben  sizi  belinizden  kavrayıp  ateşten  çekmek  istedikçe,  siz  ateşe  girmek  istiyorsunuz.” (Müslim )  Bakara  8  den  20.  Ayetin  sonuna  kadar  kalplerinde  hastalık  oluştuğu,  yeryüzünde   fesat  çıkartmayın  diye  uyarıldıkları,  insanların  doğru  inananları  gibi  sizde  doğru  inanın  denilmekte,  hür  irade  ve  istekleriyle  azdıklarından  dolayı da  Allah,  onlara  fırsat  verir ki,  günahlarını  katlayarak yaşarlar.

Onlardan  bazıları da  hidayete  karşı  dalaleti  satın  alırlar,  Allah’ın  emri  Kuran  yanına,  mezhep,  tarikat,  cemaat,  alim,  ulemanın  sözlerini de  dine  karıştırıp,  sade  bir  din  yerine,  karma  bir  din  anlayışını  satın  alır  ve  ne  yazık ki,  ayak  direyerek  hurafeleri  din  diye  anlatır,  inanırlar  ve  övünüp  avunurlar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.