DUA  NEDİR,  NASIL  YAPILMALIDIR?

Dua,  çağırmak,  yakarmak,  sığınmak,  ilgi  kurmak,  yani  Allah’la  kul  arasında  bağ  kurmak  Allah’tan  kula  merhamet,  bağışlama,  affetme,  koruma  gibi,  kuldan da  Allah’a  yakarış,  teslim  olma,  sığınma  yardım  bekleme  ifade  eder.  Ayetlerden  anlayacağız  ki,  yaratanla,  yaratılan  ilişkisinde,  Allah’tan  kullarına  hep  bağış,  merhamet,  affetme,  koruma  ve  yardım  etme  gelirken,  kullardan da  bazen yakarış, teslim  olma,  sığınma  ve  yardım bekleme umulurken, bazen de  isyan,  inkar ve  nankörlük  gibi  işlerde  yapılmaktadır. Allah dururken cansız  ve  şuursuz  varlıklara  yalvarmanın  dua adı  altında, kör karanlığa teslim  olmak  olduğu  ayetlerle açıklanmaktadır. Allah’a  yalvarırken, Allah’ın  yanında yardım  ve  medet  bekledikleri  varlıkları  aracı  koyup,  onların  sayesinde  dualarının  kabul  olunacağına  inanılmaktadır. Bakın  bakalım,  etrafınızdaki  yapay  ilah  edinilen  yatırlara,  veli,  evliya  dedikleri,  şeyhlere,  efendilere  ve benzerlerine,  neler  göreceksiniz.  Niçin  böyle  yapıyorsunuz  dediğinizde  alacağınız  cevap,  biz  Allah’a  yalvarıyoruz,  onlara  tapmıyoruz  deniliyor,  peki  bunları  aracı  koymadan  yalnız  Allah’a  dua  etseniz  denilince, bunların yüzü suyu hürmetine  Allah  duamızı  kabul  edecek  deniliyor.  Allah’da  bu  davranışı  ortak  koşmak  olarak  açıklıyor.   46/Ahkaf  4, “De ki:  söylesenize,  Allah’ın  yanında  dua ettiğiniz  şeyler  yeryüzünde  ne  yaratmışlar,  göstersenize  Bana.  Yoksa  onların  göklerde  ortakları mı  vardır?  eğer  doğru  söyleyenlerden  iseniz,  bundan  evvel  size  indirilmiş  bir  kitap  yahut  bir  bilgi  kalıntısı  varsa,  onu  Bana  getirin.”   46/ Ahkaf  5,  “Allah’ın  yanında,  Allah’la  birlikte,  kıyamete  kadar  kendilerine  cevap  veremeyecek  şeylere  TAPANDAN  daha  sapık  kim  olabilir.  Halbuki onlar,  bunların  TAPMALARINDAN   habersizdirler.”  Bu tapma,    şirk  ve  ortak  koşmayı  Allah  açıklıyor,  itiraz  edecekler  Allah’a  itiraz  etmiş  oluyorlar.  30/Rum  52, “Resulüm,  elbette  sen,  ölülere  duyuramazsın,  arkalarını  dönüp  gidenlere  ve  o  sağırlara da,  o  daveti  işittiremezsin.”  30/Rum  53,  “Körleri de  sapıklıklarından  vazgeçirip  doğru  yola  iletemezsin.  Ancak  teslim  olup,  ayetlerimize  iman  edenlere  duyurabilirsin.” 27/Neml  80, “Bil ki,  sen  ölülere  işittiremezsin,  arkalarını  dönüp  giderlerken  sağırlara da  daveti  duyuramazsın.”  35/FATIR  14, “Eğer  putları  çağırırsanız,  sizin  çağırmanızı  işitmezler.  Faraza  işitseler  bile,  size  cevap  veremezler,  kıyamet  günüde  sizin  ORTAK  koşmanızı  reddederler.  bu  gerçeği  sana,  her  şeyden  haberi  olan  Allah  gibi  hiç  kimse  haber  veremez.”  İşte,  bu  ayetler    ve  diğer  ayetler,  Allah  şirk,  ortak  koşmak  ve  ilah  edinmek  diyor.

İnsan  şunu  düşünmeli, dua  ettiğim  Allah  bana  uzak  değil,  şah  damarımdan  daha  yakın,  duamı  işiten  ve  kabul  edendir. Öyleyse  niçin  birilerini  araya  koyup  ısmarlama  dua  yapayım,  kendi  işimi  kendim  yapmalıyım.  Yalnız,  Allah’a  direk,  aracısız,  hatırlı  kişi  koymadan,  falanların  hürmetine demeden,  kendisi  muhatap  olup  duasını  yapmalıdır.  Dini  kılıf  yapıp,  din  adı  altında  doğru  olmayan  dualar  bizi  Allah’a  değil,  Allah  korusun  şirke  ve  ortak  koşmaya  götürür.  Allah,  2/Bakara  186 da  “Kullarım  sana, Beni sorduklarında  söyle  onlara,  Ben  çok  yakınım,  Bana  dua  ettiği  vakit  dua  edenin  dileğine  karşılık  veririm.  O  halde  kullarımda,   Benim  davetime  uysunlar  ve  Bana  inansınlar ki,  doğru  yolu  bulalar.”   Dua,  doğru  ve  hak  olarak  yapılmayınca,  insanı  hiçbir  işe  yaramayan  duaların  oyuncağı  haline  getirir.  Tabi  böyle  olunca  da,  boş  bir  avuntuyla  kanmış  olur,  avuntunun da  yarardan  çok  zararı  olur.  Dua  ettim  zanneder  ama,  eline de  bir  sevap  geçmez  aldanır.   40/Mümin  60,  “Rabbiniz  şöyle  buyurdu,  Bana  dua  edin  kabul  edeyim,  Çünkü  Bana  ibadeti  bırakıp  büyüklük  taslayanlar  aşağılanarak  cehenneme  gireceklerdir.”   13/Rad  14,  “El  açıp  yalvarmaya  layık  olan  ancak  Allah’tır,  Allah’ın  yanında  el  açıp  dua  ettikleri  onların  isteklerini  hiçbir  şeyle karşılayamazlar.  Onlar  ancak  ağzına   gelsin  diye  suya  doğru  iki  avucunu  açan kimse  gibidir. Halbuki, suyu ağzına  götürmedikçe, su onun ağzına  girecek   değildir. İnkarcıların  duası, kuşkusuz  hedefini  şaşırmıştır.”   22/Hac  12, “Onlar,  Allah’la  birlikte,  kendisine  ne  faydası,  ne de  zararı  dokunacak  olan  şeylere  yalvarıp  dua  eder.  Bu,  haktan  büsbütün  uzak  olan  sapıklığın  ta  kendisidir.”  22/Hac  13,  “Onlar,  akla  zararı  faydasından  daha  yakın  olan  bir  varlığa     yalvarır.  O,  yalvardığı,  ne  kötü  bir  yardımcı,  ne  kötü  bir  dosttur.”  Peygamberimizin de  şöyle  dua ettiği  rivayet  ediliyor.  ”Allah’ım,  bize  dünyada da,  ahrette de  iyilik  ve güzellik  ver,  bizi  cehennem  azabından  koru.”  “Allah’ım,  faydasız  ilimden,  acizlikten,  tembellikten,  korkaklıktan,  zulmetmekten  ve  zulme  uğramaktan  sana  sığınırım.”    Kuran’a  göre  dua  eden  insan,  basiretli  ve  bilinçli  olmalıdır.  Açık  sözlü,  samimi  olup,  kimden   neyi  istediğini  iyi  bilmelidir.  Her  önüne  gelenden  veya  getirilenden  asla  dua  istenmez.  Yani  beni  bağışla,  affet  ve  kurtar  denemez.  Kuran,  dua  üzerinden  yol  gösterirken,  kendisine  uyulmasını  istiyor,  canlı  ve  cansız  varlıkların,  yüzü  suyu  hürmetine,  Allah’ım  bizleri  kurtar  denmez,  Allah  yanında/katında  bizi  kurtarır  veya  kurtaracak  diye  inanılmamalıdır.  Bunu  iyi  anlayıp  kavrayarak  yaptığımız  ve  yapacağımız  ameller  boşa  gitmesin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.