FIKIHÇILARIN PEYGAMBER ANLAYIŞI

Hz. Peygamber’in her tavır ve davranışına, bağlamına, illetine, maksadına bakmaksızın, bundan ne çıkarabilirim? Hangi hükmü elde edebilirim? diye bakarlar. Fıkıhçılar kendilerini, hükmünü aradığı probleme en elverişli ve uygun olduğuna inandığı malzemeyi çıkarmakla kendilerini görevli hissetmektedirler. Bir misal verelim.

“Cabir’den. Bir sefere çıkmıştık, aramızda bulunan bir zatın başına bir taş değdi ve kafası yarıldı. O zat sonra cünüp oldu. Bunun üzerine arkadaşlarına sordu. Siz, benim durumumda olan birinin teyemmüm etmesine ruhsat verebilir misiniz? Arkadaşları, şöyle cevap verdiler. Hayır, sana bu konuda ruhsat veremeyiz dediler. Çünkü suya ulaşabiliyorsun, dediler. Bu sözün üzerine, adam su ile gusül abdesti aldı ve yarasından dolayı hastalanıp öldü. Biz Peygamber’e döndüğümüz de bu olayı anlattık, bunun üzerine peygamber şöyle dedi. “Yıkılıp ölesiceler, onu öldürdüler. Haydi bilmiyorlardı diyelim, o zaman niye sormadılar?” (Ebu Davud Tahare 1/197 – 1/93 = İbni Mace Tahare 1/ 92 = 1/189 = İbni Hanbel 1/330)

Başka bir kaynakta şöyle bir ilave vardır.

Keşke bedenini yıkayıp yara aldığı başını yıkamadan bıraksaydı” (Hakim Müstedrek 1/287)

Kadı Ebu Abdullah b. El Murabıt şöyle fetva vermiş (bildirmiştir)

Kim Peygamber (as) savaşta yenilmişti derse tevbeye davet edilir. Tevbe ederse ne ala, yoksa öldürülür. Çünkü bu bir eksiklik bulmaktır. Peygamber’e böyle bir eksiklik bulmak caiz değildir der. Peygamber’i yüceltmek için söyler. (Şifa 2/217)

Başka bir olay için, aynı hüküm verilir. Resulullah’ın cübbesi kirliydi, ya da Peygamber siyah deriliydi, diyen için de öldürülür der. (Şifa 2/219)

Yine, çok acı bir sonla biten, bir olayda Endülüste yaşanmıştır. Endülüslü Fakih İbn. Hatimet –Tuleytuli bir tartışma sırasında Hz. Peygamber’den yetim ve haydarın kayın pederi dediği için, (Haydar Hz. Ali nin ünvanıdır) hasımları tarafından gammazlanmış, şikâyet edilmiş, bu sözler, Peygamber’i küçük düşürdüğü gerekçesiyle ölümüne fetva verilmiş ve öldürülmüştür. (şifa 2/217). Bu fetvayı kendi görüşüne daha çok uygun bulan Kadı İyaz çok daha aşırı örnekler nakleder.

Yine, Osmanlı Türkleri döneminde yaşanmış örnekler de vardır. Bunların başında bir çok değerli esere imza atmış olan ünlü âlim, Molla Lütfi er Rumi ölümü- 1495 –, Oğlanşeyh diye bilinen İsmail Maşuki, Şeyh İsmail Karamani ve Nadajlı Sarı Abdurrahman Efendi gibiler. Bu son isimler Peygamber’in şeytan herkese dokundu, fakat Meryem’in oğlu İsa ve annesi hariç, hadisine dayanarak Hz. İsa’nın, Hz. Peygamberden üstünlüğüne inandıkları gerekçesiyle yargılanmışlar ve sonunda ölüme mahkûm edilmişlerdir. İslamoğlu, Gaza hareketi Gaza devletinden imparatorluğa sayfa 131-133- 142-144 denge yayınları 7 İstanbul

Bu Peygamber anlayışının Hz. Peygamber’in Kur’an’da açıklandığı Peygamber gerçeğine ne kadar uyuşup uyuşmadığını vicdanlara bırakalım. Kur’an’ın, bak dediği yerden bakanlar da, fikir üretmek için, çaba harcarlar. Kur’an’da fikirlerini bulurlar. Fikirlerini Kur’an’la, Kur’an’ı da okumak ve anlamakla tanırlar. Kur’an kendine ve kendinden beslenen fikirleri ve görüşleri çağa taşımak için çırpınır. Kendini tarihe hapsolmasını önlemek için, tarihsel olayları mü’minin yüreğine, imanına ibadetine taşımak ister.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.