MÜMİN VE MÜŞRİK ARASINDAKİ FARK NEDİR?-6
9/ Tövbe 17. “ …Onların yaptıkları bütün işleri, amelleri boşa gitmiştir…” yine 14/ İbrahim 18. “Rablerini inkar edenlerin durumu şudur: Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler, iyiden iyiye sapıtma işte budur.” 2/ Bakara 170. “ Onlara müşriklere, Allah’ın indirdiğine uyun denildiği zaman müşrikler hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış iseler de mi?” yine 5/ Maide 104 = 31/ Lokman 21 = 43/ Zuhruf 22, 23 gibi.
Bu yazılarımızı yazarken, Müslümanların şirki, küfrü ve Allah’a ortak koşmayı tanımalarına yardımcı olabilmek ve Allah’ın gönderdiği ayetleri delil olarak göstermektir. Tevhit İslam’ını, Kuran’daki İslam’ı anladığım ve araştırmalarım sonucunda Müslüman’ım diyenlere yardımcı olmaktır. Allah’ın gönderdiği din İslam ayrı, insanların uydurduğu din elbette ki ayrı bir dindir. Kim Allah’ın sade, arı, duru, içine hiç bir insan sözü karışmamış dine uyar, hurafelerden, kulaktan duyma ve dolma dinden uzaklaşıp, tek Allah’a teslim olursa kendini korumuş ve kurtarmıştır. Şöyle dene bilir, İslam’ın ahlaki boyutu, züht boyutu yok mudur denilirse, demek ki, bu insanlar ne Kuran’ı tanıyor, ne de Peygamberimizi tanıyorlar, çünkü Peygamberimizin ahlakı Kuran ahlakıydı, insanların, Kuran’dan ahlak olarak bulamadıkları ne var ki, Kuran dışında başka ahlak arıyorlar, Kuran yetmiyor mu, demek ki yetmiyormuş ve Kuran’dan doyamamışlar. Bunun sonucu şudur, dine ilave etmektir bu da şirkin alasıdır.
Hıristiyanlar Nebileri İsa (a.s )ı havariler döneminde gerçek insan ve Allah’ın Peygamberi sayarlardı. ( Katolik kilisesi Din ve Ahlak ilkeleri, par, 465.) İncillerin hiçbirisinde İsa’nın tanrılığından bahsedilmez. Bunun yolunu Pavlus açmıştır. “ Yerde ya da gökte ilah diye adlandırılanlar varsa da nitekim birçok ilahlar ve rabler vardır, bizim için tek bir Tanrı Baba vardır. O her şeyin kaynağıdır ve biz O’nun için yaşıyoruz. Tek bir Rab var, O da İsa Mesih’tir. Her şey O’nun aracılığı ile yaratıldı, biz de O’nun aracılığı ile yaşıyoruz.” ( İncil / Pavlus’un Korintililere 1. Mektubu 8: 5-6 ) Pavlus Allah’ın dışında tanrıların varlığını kabul etti ve bunlar arasında İsa’yı, kendilerinin tek Rabbi saydı. Bugünkü Hıristiyanlar, şirki iyice özümsedikleri için Pavlus öncesi Hıristiyanlığı kabule yanaşmazlar. Allah bunu şöyle açıklıyor.
5/ Maide 72. “ Allah Meryem’in oğlu Mesih’tir diyenler tam kafir oldular. Oysa Mesih şöyle demiştir: Ey İsrail oğulları, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kul olun. Şurası bir gerçek ki; kim Allah’a şirk koşarsa Allah ona Cenneti haram eder, varacağı yer ateştir. Zalimlerin yardımcıları da olmaz.” 5/ Maide 73. “ Allah üçün üçüncüsüdür diyenler tam kafir oldular, oysa tek Tanrıdan başka tanrı yoktur. Eğer bu dediklerinden vazgeçmezlerse, onlardan kafir olanları, elem verici bir azap elbette çarpacaktır.”
Hal bu ki, Hıristiyanlar, “Allah birdir ondan başka Tanrı yoktur.” ( Katolik Kilisesi din ve ahlak ilkeleri, par. 200 ve 212.) Böyle demelerine rağmen onların kafir sayılmalarının sebebi, Allah ile aralarına, Allah’a ait özellikler verdikleri İsa’yı ( a.s ) ve Kutsal Ruh’u koymalarıdır. Hıristiyanlar şöyle derler, “İsa, Babanın ( Allah’ın ) yanında Hıristiyanların avukatlığını yapıyor, onlar lehine aracılık etmek için hep canlıdır. Allah’ın huzurunda daima hazır bulunmaktadır.” ( Katolik Kilisesi din ve ahlak ilkeleri, par. 519.) “ Kendisi aracılığı ile Allah’a yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter.” ( Katolik kilisesi din ve ahlak ilkeleri, par. 2634.)
Allah’ta Kuran’da, 39/ Zümer 3. “ …Onlara kul olmamız, başka değil sadece bizi Allah’a iyice yaklaştırsınlar diyedir.” Ve 10/ Yunus 18. “ Onlar, Allah’tan önce öyle şeye kul olurlar ki, onlara ne faydası olur ne de zararı. Derler ki, bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir. De ki: Göklerde ve yerde, Allah’ın bilmediği bir şeyi mi Allah’a bildiriyorsunuz? Allah onların şirkinden uzak ve yücedir.” Şimdi soru şudur, Hıristiyanların ve Mekkeli müşriklerin Allah’ı tek kabul ettiklerini söyleyebilir miyiz, elbette hayır.