ÖLÜLERİMİZİN  RUHUNA  KURAN  OKUNUR MU?

Gerek  İslam  dünyasının  bazı  bölgelerinde,  gerekse  Türkiye’miz de  bir  anlayış  hakim  olmuş,  ölülerimizin  ruhu  için  Kuran  okunuyor  veya  hatim  yapılıyor  sevabı  ölmüşlerimizin  ruhuna  gönderiliyor.  Bu  Kuran  okumaları  mezarlıklarda  okunduğu  gibi,  evlerde de  hatimler  okunuyor  veya  salavatlar,  çeşitli  zikirler  çekilerek  ölmüşlerimizin  ruhuna  gönderiliyor.  Hatta  ölen  zengin  ise  hatim,  ölen  fakir  ise  Kurandan  bazı  sureler  okunuyor  ve  bu  gelenek  artarak  devam  ediyor.  Ölmüş  kişinin cenazesi mezara  defnedildikten  sonra da  yemek  ve  tatlı  veya  Yasin  suresi  ve  bazı  diğer  surelerin  yazılı  olduğu kitapçıklar ve tesbih , takke, namazlık seccadasi gibi şeylerde dağıtılıyor.  Bunlar,  ölmüş kimselerin ruhu için, sevabı için ölmüşlerimiz bundan faydalansın  diye yapılıyor.  Şunu  hemen  belirtelim,  kimse,  kimsenin  ameli  ve  yaptığı  ibadeti  ile  cennete  gidemez,  sevapta  alamaz,  yapılmayınca  günahta  olmaz.  Herkes  kendi  yaptığı  sevap  veya  günah  ile  cennete  veya  cehenneme  gider.  Yani  bir  insan  başka  birisi  için,  iman  edemeyeceği  gibi,  ibadette  başkası  adına  yapılamaz.  Bu  anne  ve  babası da  olsa  yapılamaz,  başkası da  olsa  yapılamaz.  Hemen  gelenekçiler,  Kuran  ayetlerinden  haberi  olmayanlar, Kuran’ı  yetersiz  bulup,  ekleme  yapanlar  bağırıp  çağırmaya  devam  edecekler  ve  senin  bu  işlere  aklın  ermez,  bu  kadar  alim  ulema  yanlış mı  yapmış,  onlar  yanlışta  sen mi doğrusun  gibi  pek çok  mazeret ileri  sürecekler.  Bu  konuları  biz  Kurandan ayetleri  delil  göstererek  cevaplayacağız,  birilerinin  şöyle  veya  böyle  demesi  gerçekleri  değiştirmeyecektir.  Allah’a  ve  Kuran’a  teslim  olacaksak,  Kuran  tamamlanmış  eksiği  yoksa,  ki  tamamlanmış  eksiği  yoktur,  5/Maide  3, “…Bu  gün  size  dininizi  ikmal  ettim,  üzerinize  nimetimi  tamamladım  ve  sizin  için  din  olarak  İslam’ı  beğendim…”  yine  başka  bir  ayette  6/Enam  115, “Rabbinin  sözü,  doğruluk  ve  adalet  bakımından  tamamlanmıştır.  O’nun,  sözlerini/kelimelerini,  değiştirecek,  kimse  yoktur.   Allah  işiten  ve bilendir.” Allah sözlerinin ve kelimelerinin değiştirilemeyeceğini  açıklamasına  rağmen  birileri  değiştirmiş,  bizlerde  sorgulamadan,  doğru mu,  yanlış mı  demeden  geleneği  sürdürüyor  ve  tamamlanmış  Kuran’a  ekleme  yapıyoruz,  şirke  ve  günaha  giriyoruz.  Allah’a,  teslim  olup,  Kuran’a/ayete  uyacağımız  yerde,  başkalarının  uydurduğu  paralel/uydurma/yapay  sonradan  icat  edilen dini kabulleniyor ve  sahipleniyoruz. Ben  kötü bir şey  yapmıyorum,  Kuran  okuyup,  hayır  hasenat  dağıtıyorum  diyenlere,  Allah  cevabını  veriyor,  bakalım  doğru mu,  yanlış mı?  Allah  ve  Kuran  yapılanları  doğrulayacak mı?

Efendim,  ben  Allah  rızası  için  hayır  yapıyorum,  Kuran  okuyorum  ve  sevabını da  ölmüşlerimize  gönderiyorum  bunun  neresi  yanlıştır  deniyor.  Yaptığımız  ibadetlere  sevabı  verecek  olan,  Allah  değil midir?  Allah’ın  vereceği  sevabı  biz  kendi  düşüncemize  göre  nasıl  dağıtıyoruz,  ölülerimize  gönderiyoruz.   Bu  konuları  anlamak  için  bir  Müslüman  ve  dinden  sorumlu  birisi  olarak,  bize  yüklenen  sorumluluk  yok mu?  Evet  var  ve  şu  ayet  bizi  uyarıyor.  5/Maide  63, “Din  adamları  ve  alimleri,  hahamları,  papazları onları,  günah  olan  sözleri söylemekten haram olan  hurafeleri  yapmaktan,  ve haram   yemekten  men/yasak  etselerdi ya,  işledikleri  fiiller  ne  kötüdür.”  Yine  bir  başka  ayet,  3/Ali  İmran  187, “Allah,  kendilerine  kitap  verilenlerden,  O’nu  insanlara  mutlaka  açıklayacaksınız  ve  gizlemeyeceksiniz  diyerek  söz  almıştı.  Onlar  ise  bunu  kulak  ardı  ettiler, O’nu  az  bir  dünyalığa  değiştiler,  yaptıkları  alış  veriş  ne  kadar  kötüdür.”  9/Tövbe  34, “Ey  iman  edenler,  biliniz ki,  din adamlarından,  alimlerden,  hahamlardan  rahip  ve  papazlardan  birçoğu insanların  mallarını  haksız  yollardan  yerler ve insanları ALLAH’IN  YOLUNDAN engellerler. Altın  ve  gümüşü  yığıp da  onları  Allah yolunda harcamayanlar  yok  mu,  işte  onlara  elem  verici  bir  azabı  müjdele.”   15/Hicr  94, “Sana  emir olunanı  açıkça  söyle  ve  ortak  koşanlardan  yüz  çevir.”  15/Hicr  91, “ Onlar  Kuran’ı  bölüp ayıranlardır.” Yani işlerine geleni kabul, menfaatlerine  gelmeyen  kısımlarında  kabul  etmez  veya  saklarlar,  gizleyerek  insanlara  söylemezler.  Aç  gözlü  din  adamlarının  önce  Allah’ın  vahyini  saklayıp,  ardından  hurafe  üreterek,  ürettikleri  hurafeleri de bedel  karşılığı,  insanların mallarını  yedikleri  ayetlerle  açıklanıyor  ve  insanlık  bundan  uzak  dursun  diye de  uyarılıyorlar.  2/Bakara  42, “Bilerek  hakkı batıl ile karıştırmayın ve hakkı/Kuran’ı gizlemeyin.” 2/Bakara  79, “Elleriyle  bir  kitap  yazıp  sonra  onu  az  bir  bedel  karşılığında  satmak  için,  bu  Allah  katındandır  diyenlere  yazıklar  olsun.  Elleriyle  yazdıklarından  ötürü  vay  haline  onların  ve kazandıklarından ötürü vay  haline  onların.”  5/Maide  44, “…Kim  Allah’ın  indirdiği  hükümler  ile  hüküm etmezse  işte  onlar  kafirlerin  ta kendileridir.” 45. Ayette, ”zalimler.”  47.  Ayet,   ise “ fasık’ların”  ta  kendisidir  diye  uyarılıyoruz. 5/Maide  48, “…Artık size,  üzerinde ayrılığa düştüğünüz konuların  gerçek  tarafını  Allah haber verecektir.”  Allah’ın  indirdiği  hükümler ile hükmetmeyenlere, Allah’ın emrini inkar  anlamı  olduğu  için  kafirler,  Allah’ın  hükümleri  yerine  yeni hüküm  konduğu  için şirk,  şirkte  zulüm olduğu  için zalimler,  Allah’ın  emrinden  çıkış olduğu  içinde Fasık  olarak  açıklanmıştır. Demek ki,  birilerini Rab edinmek, bunlara uyup emrini yapmaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.