PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED’E, NİYE UYARIZ?

Peygamberimiz,  Allah’ın,  elçisi  olduğu  için  ona  uyarız. Allah’ın vahyi/ayetleri  insanlara  ayrı,  ayrı  gelmedi,  peygamberimiz  vasıtasıyla,  bütün  insanlığa  geldiği  için  ve  getirdiği  vahiy/ayetler  Allah’ın  olduğu  için  ona  uyarız.  Zaten,  Hz.  Muhammed’e  elçi  denmesinin  sebebi,  kendisinin olmayan  vahyi/ayetleri  insanlığa  getirdiği  için  elçidir.  İnsanları  uyarıp,  elçiyi  devreden  çıkartarak,  Allah’a  varmanız  mümkün  değildir  dersini  vermek  içindir.   İtaat  edilmesi  emredilen  kişi olan  elçi,  kendisi  adına  değil,  vahyin/ayetlerin  göndericisi  olan  Allah  adına  konuşmaktadır.  Onun  için,  elçiye/peygambere  itaat, gönderene  Allah’a  itaattir.  4/Nisa  80, “Kim  Resule  itaat  ederse  Allah’a  itaat  etmiş  olur.  Yüz  çevirene  gelince,  seni  onların  başına  bekçi  göndermedik.” Yani   Allah,  Allah  ve  elçisine  itaat  edin  ayetleriyle,  gerçek  anlamda  uyulması  istenenin  Allah  olduğunu  emretmektedir.  Yoksa,  haşa,  Allah  Kuran  ile  hükümler  koydu,  peygamberde  hadislerle  ilave  hükümler  getirdi,  Allah  ve  elçiye  itaatten  kastın,  iki  tane  din  koyucu  var  anlamına  gelen,  peygamberde  din  koyar  iddialarını  savunanların  ve  benimseyenlerin,  ne  yazıktır ki,  öğretileri  ve  kitapları  ortalıkta  hala  dolaşmaktadır.  Allah,  bunlara  Kuran’da  peygamberimizin  ağzıyla  cevap  vermektedir.  6/Enam  114, “De ki:  Allah’tan  başka  bir  hakem mi  arayacağım?  Halbuki  size  Kitabı/Kuran’ı  açık  ve  detaylı  olarak  indiren  Allah’tır.  kendilerine  kitap  verdiğimiz  kimseler,  Kuran’ın  gerçekten  Rabbin  tarafından  indirilmiş  olduğunu  bilirler.  Sakın,  şüpheye  düşenlerden  olma.”   Eğer  peygambere  itaatin,  helal,  haram  koyar  ve  hüküm  koyucudur  denirse,  ki  diyorlar,  biz  yine  ayetlerle  cevaplarını  vereceğiz.  21/Enbiya  45, “De ki:  Ben,  sadece,  vahiy  ile  sizi  ikaz  ediyorum,  fakat,  sağır  olanlar,  ikaz  edildikleri  zaman,  bu  çağrıyı  duymazlar.”  Yine  5/Maide  67, “Ey  Resul,  Rabbinden  sana  indirileni  tebliğ  et,  eğer  bunu  yapmazsan  Allah’ın  elçiliğini  yapmamış  olursun.  Allah  seni  insanlardan  koruyacaktır,  doğrusu  Allah,  kafirler  topluluğuna  rehberlik  etmez.” Başka  bir  cevap,   6/Enam  19, “De ki:  hangi  şey  şahadetçe  en  büyüktür? De ki: benimle  sizin  aranızda  Allah  şahittir.  Bu  Kuran,  bana,  kendisiyle/Kuran’la  sizi  ve  ulaştığı  herkesi  uyarmam  için  vahyolundu.  Yoksa  siz,  Allah  ile  beraber  başka  tanrılar  olduğuna  şahitlik mi  ediyorsunuz?  De ki:  Ben  buna  şahitlik  etmem,  O  ancak  bir  tek  Allah’tır,  ben  sizin  ortak  koştuğunuz  şeylerden  kesinlikle  uzağım.”Allah  tek  din  koyucu  benim  diyor,  peygamber,  Allah’tan  başka  hüküm  koyucu  yok,  ben  şahitlik  etmem  diyor,  birileri de  var  diyor.

Allah,  Kuran’ın  bir  benzerinin  oluşturulamayacağını,  Kuran’da  açıklarken,  Kuran  dışı  konuşanlar,  hala  peygamberin  hadislerinin de,  Kuranın  bir  benzeri  olduğunu  söylemişler  ve  devamda  edilmektedir.  Bunu,  görmek  için  hemen  hadis  kitaplarına  bakın  ve  İslam’ı  anlatan  diğer  kitaplara,  vaazlarda,  televizyonlarda,  oturumlarda  anlatılanlara  bakınca  anlarız.  Ama,  Kuran’a  bir zahmet  bakıp ta,  gerçekten  bu  böylemi,  değil mi,  ayetler  ne  diyor  diye  öğrenme  zahmetinde  bulunmuyorlar.  Allah,  açıklamış,  peygamber  tebliğ  etmiş,  umurlarında  değil.  Nasıl  olsa,  Kuran  yerine  koydukları  hadis kitapları,  tarikat  şeyhleri,  alim  ve  ulemaları  bunu  kabul  etmişler ya,  sorgulayıp,  bu  doğrumu  Allah’ın  emrine/Kurana  uygun mu?  Denmiyor,  kulaktan  duyma  laf  ve  sözlere  inanıyorlar.  Peygamber,  hadisi  ve  sünneti de  hüküm  koyar  diyenler,  gerçekten  Kuran’ı okumamışlar veya  bilmiyorlar.  Şimdi, cevabı Allah,  Kuran’da  veriyor,  bizde  hatırlatıyoruz.  Peygamber,  bırakın  ümmetine  helal,  haram  koymayı,  sadece  kendisine  bile  helal  ve  haram koyamıyor. Defalarca  bu  ve  benzeri  konuları  yazdık,  yine  yazacağız,   66/Tahrim  1, “Ey  peygamber  eşlerinin  rızasını  gözeterek,  Allah’ın  sana  helal  kıldığı  şeyi,  niçin  kendine  haram  kılıyorsun?…”   Tabi ki,  Allah’a  ve Kurana değil de, atalarını ve uydurma  sözleri  takip  edenler  için,  ne  söylense  az  geliyor.   7/Araf  203, “Onlara  bir  mucize/ayet  getirmediğin  zaman,  öncekiler  gibi,  onu da  derleyip  getirseydin ya  derler.  De ki:  Ben  ancak  Rabbimden,  bana,  vahiy edilene  uyarım,  bu  Kuran,  Rabbinizden  gelen,  inananlar  için  bir  hidayet  ve  rahmettir.”  Yine, 5/Maide  48, “Sana da,  daha  önceki  kitabı  doğrulamak  ve  onu  korumak  üzere  hak  olarak  kitabı/Kuran’ı  gönderdik.  Artık  aralarında  Allah’ın  indirdiği  Kuran’la  hükmet  ve  sana  gelen  gerçeği/Kuran’ı  bırakıp ta  onların  arzularına  uyma…”  Allah’ın,  bu  uyarılarına,  geçmişteki  milletlerin  uymadığı gibi, şimdiki  insanlarında  uymadıkları  ve  inadına,  Allah’ın,  Kuran’ın  ve  Resulünün  önüne  geçmek  değil de  nedir?   2/Bakara  170, “Onlara/insanlara,  Allah’ın  indirdiği  kitaba  uyun  denildiği  zaman,  onlar/insanlar,  hayır  biz,  atalarımızı  üzerinde  bulduğumuz  gibi,  o  yola  uyarız  dediler.  Ya  ataları  bir  şey  bilmemiş  ve  anlamamış,  doğruyu da  bulamamış  iseler de mi?  onlara  uyacaksınız.”  Başka  bir  uyarı,  34/Sebe  43, “Bu  sizi  atalarınızın  kulluk  etmekte  olduklarından  alıkoymak  isteyen  bir  adamdan  başka  bir  şey  değildir,  bu  Kuran’da  uydurulmuş  bir  yalandan  başka  bir  şey  değildir…”  bunca  ayetlere  rağmen,  bu  insanlar,  atalarından  gelen  mirası,  geleneği,  uydurulan  dini,  Allah’ın  vahyi  Kuran’dan ve akıldan daha üstün  tutmaktadırlar. Cevabı 49/Hucurat 1 de

Peygamberimize  uyarken,  Allah’ın  Kuran’da  emrettiği  usullere  uygun  olması  şartıyla  uymak  zorundayız.  Allah,  Kuran’da  zan  ile  iman,  amel  olmayacağını  kesin  bir  biçimde  açıklamıştır.  10/Yunus  36, “Onların  çoğu  zandan  başka bir  şeye  uymaz,  şüphesiz  zan,  haktan/ilimden  hiçbir  şeyin  yerini  tutmaz.  Allah,  onların  yapmakta  olduklarını  pek  iyi  bilendir.” Zanna, müşrikler, uyuyorlarmış ki,  Allah,  uyarıyor,  siz  onlar/müşrikler,  gibi  olmayın  diye.  Peki,  kesin  delil,  Kuran  olduğu  halde  niçin  sadece  Kuran’a  uyulmuyor,  demek ki,  sadece  Kuran’a  uymayanlar,  Kuran’la  yetinmeyenlerdir,  buda  onların  sorunudur.

29/Ankebut  51, “Kendilerine  okunmakta  olan  kitabı/Kuran’ı  sana  indirmemiz  onlara  yetmemiş mi?  Elbette  iman  eden  bir  kavim  için  onda/Kuran’da  rahmet  ve  ibret  vardır.”  Eğer  bibine  Kuran  ve  ayetler  yetmiyorsa  ona  ne  getirseniz,  ne  verseniz  yetmez.  İnanan,  Müslüman’a,  Kuran  yetmesi  lazım,  çünkü,  Kuran,  H.z.  Peygamberin  nübüvvet  mucizesidir.  Peygamberlere  verilen  mucizeler,  kendi  zamanlarında  geçerlidir.  Ama,  Kuran,  mucizesi  kendisinden  sonraki,  tüm  zamanlara  da  geçerlidir.  Rivayete  göre  Nebimizin  şöyle  dediği  nakledilir.  “Allah  bazı  farzlar  vazetmiştir,  onları  aşmayın,  bazı  hadler/sınırlar  koymuştur,  onlara da  yaklaşmayın, bazı  şeyleri haram kılmıştır,  onları  yapmayın,  bazı  şeyleri de  unutmaksızın  size  rahmet  olması  için  hatırlatmamıştır,  onları da  araştırmayın.” ( Mahmut  Ebu  Reyye ,  Muhammedi sünnetin  aydınlatılması.)  Yine  başka  bir  rivayet,  “Ey  insanlar,  ateş  tutuşturuldu  ve  karanlık  gecenin  parçaları  gibi,  fitneler  yakınlaştı.  Allah’a  yemin  ederim ki,  aleyhimde  tutunacak  bir  şeyiniz  yoktur;  Kuran’ın  helal  kıldıkları  dışında  bir  şeyi  helal  kılmadım.  Kuran’ın  haram  kıldıkları  dışındakileri de  haram  kılmadım.” ( İbni  Hişam,  siret  4.)  Yine  dört  tane  ayrı  hadis  kitabından  gelen  rivayete  göre,  “Allah’ın,  kitabında  helal  kıldığı  helal,  haram  kıldığı da  haramdır.  Hakkında  sustuğu  ise  serbesttir,  Allah’ın  serbest  bıraktıklarını  kabul  edin  ve  bilin ki,  Allah  hiçbir  şeyi  unutucu  değildir.”  (Ebu Davut  K. Etime 39 = Tirmizi K.Libas  6 = İbni Mace K. Etime 60 =El Müracaat  20)   deniyor ki,  Peygamberimiz  döneminde  hadis  yazdırmadı,  çünkü  Kuran’la  hadis karışır diye yazdırmadı diyenlere şunu sormak  gerekmez mi? Peygamber,  Kuranla,  karışma  tehlikesi  ortadan  kalkınca  hadisleri  yazın  diye  bir,  hadisi  ve  sözü  var mı?  Bunun cevabını da  Allah, Kuran’da veriyor,  45/Casiye 6, ”İşte  sana  gerçek  olarak  okuduğumuz  bunlar,  Allah’ın  ayetleridir.  Artık,  Allah’tan  ve  O’nun,  ayetlerinden  sonra hangi  hadise/söze  inanacaklar.”  Yani,  bu  ayet, daha  ayete de  inanıp  teslim  olmayanın,  imanının  ne  önemi  vardır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.