DİNİN KAYNAĞI NEDİR?

Nerede akılla, ilimle, zamanla, kendisiyle çelişmeyen
Kur’an? Nerede akılla, ilimle zamanla, kendisiyle çelişen hadis kitapları, mezhep görüşleri, ilmihaller? İyi de bunlar yok mu? Şimdi yok mu demek başka elbette bu kitaplar var. Ortada yazılmış, tarikatlar tarafından uygulanıp yaşanıyor. İnkâr mı edelim? Biz şunu söylüyoruz. Bunlar yazılmış, yapılıyor ama dinde bunların yeri var mı? Niçin Kur’an’la eşdeğerde tutuluyor? Kur’an Hıristiyanların Hz. İsa’yı ve din adamlarını, yazdıkları kitapları zübür olarak açıklıyor ve bunları Rabbinden edindikleri dine ilave olduğunu ayetlerle açıkça, ayan beyan ortaya koyuyor. Oysa bunları dinde otorite kabul edenler aynı hataya düşmüyorlar mı? Öyle bir hataya düşenler sadece Hıristiyanlar ve Musevilerdir diyerek kurtulacağımızı mı sanıyoruz? Veya bu kadar insan bunları böyle diyor, onlar yanlışta siz mi doğrusunuz? Siz onlardan daha mı akıllısınız? Vb. sözlerle mazeretler bizi kurtarır mı bakalım! Kaynakları incelediğimizde Kur’an, başı ve sonu belli olan, kendinde ve içinde asla şüphe, çelişme olmayan kitap olarak tanıtılıyor. Hakikaten incelendiğinde ayetler uyumlu, net, açık ve düzenli olduğu ortada, hiç kimse de tezatlı birbiriyle çelişen ayet ve konu bulamıyor. Ama hadisleri anlatan kitaplarda, ilmihallerde, mezhep görüşlerinde, tarikatlarda hep çelişme görüyoruz. Dikkat edilirse biz şunu açıklamaya çalışıyoruz. Bunlar dinin kaynağı değildir. Dinin tek kaynağı vardır o da Kur’an’dır, diyorum.
Nuh Peygamber’e itirazlar.
“…Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık” (23/Müminun 24)
Hud Peygamber’e itirazlar.
“Dediler ki: Sen bize yalnızca Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın kulluk etmekte olduklarını bırakmamız için mi geldin?” (7/Araf 70)
Salih Peygambere itirazlar.
“Dediler ki: Ey Salih… sen şimdi babalarımızın yap-tıklarından bizi engelleyecek misin?” (11/Hud 62)
Şuayip Peygambere itirazlar.
“Dediler ki: Ey Şuayib atalarımızın kulluk ettikle-rinden vazgeçmeyi yahut mallarımız konusunda diledi-ğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor?” (11/Hud 87)
İbrahim Peygambere itirazlar.
“… Ama biz atalarımızı böyle yapar bulduk.” (26/Şuara 74)
“İbrahim dedi ki: İyi ama ister siz, ister önceki atalarınız, neye kulluk ettiğinizi biraz olsun düşündünüz mü?” (26/Şuara 75-76)
Musa Peygambere itirazlar.
“…Biz önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik.” (28/Kasas 36)
Peygamberimize ise şöyle itiraz yapmışlar.
“… Bu sizi atalarımızın kulluk etmekte olduğunuz şeylerden alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir.” (34/Sebe 43)
Şimdi ayetler bunlar, itirazlar da bunlar.
Biz bu ayetler ışığında kendimizi mi düzeltmemiz lazım, yoksa bunca yıldır atalarımızdan gördüğümüz ve duyduğumuz budur, sen bunca evliyanın! içinde olduğu ulemanın! yaptığını yanlış mı diyorsun? Onlar her şeyi halletmiş! bu işler akılla falan yürümez diyenler, elbette olacak. Böyle düşünen ve böyle diyenlere karşı biz sadece şunu söyleriz. Hatadan dönülürse Allah hataları af edeceğini ve bağışlayacağını söylüyor. Şimdiye kadar boşuna mı yapmışım, bundan sonra kurtulmam zor denmemeli. Allah ayetlerde şirkte olupta tövbe edenlerin kurtulduğunu müjdeliyor. Bize Allah’a güvenmek yeter, Allah’a teslim olalım, ayetleri iyi anlamaya çalışalım ve tüm bunları tarihten gelen süreci, atalardan mirası ve geleneği, Allah’ın vahyi ile eş tutmayalım.
Vah vah! gördünüz mü, bizim hoca sapıtmış, mezhepsiz olmuş diyenler olacak. Biz mezhepler ve hadis, diğer kitaplar, sadece Allah’a dininde ortak koşulmasın ve dinin parçası sayılmasın diyoruz. Birilerinin ne dediği ve vehimlerini din yapmaları hakikati değiştirmez ve bizi ilgilendirmez diyoruz.
“Allah buyurdu ki: İki tanrı edinmeyin! Allah ancak bir tanrıdır. O halde yalnız benden korkun.” (16/Nahl 52)
“Size ne oluyor ki, Allah’a büyüklüğü yakıştıramı-yorsunuz?” (71/Nuh 13)
Allah’ın rızasından uzaklaşmaktan korkmuyor insan. Ama toplumun dışlamasından korkuyor. Bunlar tarihin içinden gelen yanlışlar, atalar mirası ve geleneğin zihinlere vurduğu zincirlerdir. Mü’min bu zincirleri kırmadığı sürece kurtuluşu yoktur ve boş hayaller, geçmişle avuntu onu kurtaramayacaktır. Böyle düşünenleri, geleneği, atalar mirasını yeterli görüp taklide devam edenleri Allah yine uyaDİNİN

#kemalyavuz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.