MİLLETİ GURUPLARA AYIRMAK

Ayette “ Onlardan bir gurubu zayıflatıyor.”
Şu demektir, bir gurubu tutuyor,
diğer bir gurubu ise eziyor sömürüyor,
köleleştiriyor, hak ve özgürlüklerini ellerinden
alıyordu. Peki devlet adamı bunu
yapar mı? Hayır yapamaz ve yapmamalıdır,
çünkü Allah bunu yasaklamıştır.
Devleti idare edenler eleştirilere açık olmak
zorundadırlar, eleştiri olacak ki, doğrular
ortaya çıksın ve idareciler doğruları
bulsunlar diye. İdarecilerin tahammüllü
olması devleti idare de olmazsa olmazdır.
Çünkü toplumda her inançtan, her
guruptan, her görüşten insan olur, o insanların
olması zenginliktir, devleti idare
edenler, sen benim gibi düşünmüyorsun,
benim mezhebimden değilsin, kültürümden
değilsin diyerek toplumu guruplara
ayıramaz, baskı yapamaz, çünkü kendisine
verilen devleti idare imkanı o kişiler
için bir imtihandır, o imtihanı kazanıp
kendisini ahrete hazırlaması gerekir. Kendisini
uyaran muhalifleri yanlış anlayıp
zulüm etmesi doğru değildir esas dostu
iyi anlarsa muhalifleridir, çünkü kendisini
uyarmakta ve yaptıkları yanlışlıktan
kurtulmalarını sağlıyorlar.
Yöneticilerin bozgunculuğu toplumların
kalbine saplanan bir hançerdir, o toplumun
huzursuz olmasına, dağılıp yok
olmasına ve ölmesine sebep olur. Zorba
yöneticiler, hile ile milleti kandırırlar, oylarını
almak için olmadık haksız rüşvetlerle
kandırırlar ve oylarını aldıktan sonra
onları ezerler.
ALLAH’IN KURAN’DA
VERDİĞİ HAKLAR.
Haklar deyince, sadece insan hakları akla
gelmemelidir, Allah’ın dünyada yarattığı
tüm canlılar, yani ağaçtan taşa, havadan
suya, hayvandan böceklere, çevre kirliliğinden
her ne varsa hepsi haktır, düzendir,
ölçüdür bunların dengesini bozmak
hak ihlalidir ve hesabı sorulacaktır. Birleşmiş
Milletler denilen kuruluşun 1948
de çıkarttığı “İnsan hakları evrensel beyannamesi”
içeriği yetersiz ve diğer haklar
yönünden hiç bir şey yoktur. Allah’ın
açıkladığı haklar önemsenip öne çıkartılmazsa
her şeyde olduğu gibi bu haklarda
da eksiklik olur ve olacaktır. İnsanların
çıkarttıkları haklar yine kedileri tarafından
yetersiz bulunuyor veya devletine,
güce göre değişiyor. Çürüyen ve kokuşan
düşünceden hiç bir zaman doğru görüş
çıkmaz ve insanlık huzuru bulamaz. İnsanlık
ne kadar doğru düşünse yaratılan
olduğu için tam ve tüm değildir, tam ve
tümlük (güç ve gücü kullanma, yaratma,
hakim olma gibi Allah’ın sıfatları anlamında)
yalnız ve yalnız Allah’a aittir, bu
akıldan çıkartılmamalıdır.
ALLAH HAKKI: Tüm insanları, canlıları
ve dünyadaki bütün varlıkları yaratan
Allah’ı tek olarak bilmek ve tek
olarak Allah’a kulluk etmek O’nun hakkıdır.
Bazı insanlar Allah’ın hakkını ihlal
ederek, bazıları da Allah’a sahte tanrıları,
ilahları ( Allah’ın yanında, alt ilah, yani
şefaatçi, kurtarıcı, aracı, onlar sayesinde,
onların hatırına, onların yüzü suyu hürmetine,
Allah’a yaklaştırıcı, şeyh, efendi,
veli, evliya diye adlandırılanlar gibi ) eş
koşarak Allah’ın hakkı ihlal edilmektedir.
2/ Bakara 165. “ İnsanlardan bazıları
Allah’ın yanında Allah’a denk ve alt tanrılar,
ilahlar edinirler de onları Allah’ı sever
gibi severler. İman edenlerin Allah’a
olan sevgileri ise onlarınkinden çok daha
fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri
zaman anlayacaklar ve bütün kuvvetin,
yetkinin yalnız Allah’a ait olduğunu ve
Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu
ölmeden önce anlayabilselerdi.” 2/Bakara
166. “ İşte o zaman görüp anlayacaklar
ki, kendilerine uyulup arkalarından gidilenler,
kendilerine uyanlardan hızla
uzaklaşırlar ve o anda her iki taraf da
azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar
kopup parçalanmıştır.” 2/ Bakara 167. “
Kötülere uyanlar şöyle derler, ah keşke
bir daha dünyaya geri dönmek mümkün
olsaydı da, dünyada o uyduklarımız, burada
ahrette bizden uzaklaştıkları gibi biz
de onlardan uzaklaşsaydık. Böylece Allah
onlara, işlerini pişmanlık ve üzüntü kaynağı
olarak gösterir.”

#kemalyavuz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.