SORU- CEVAP -12-

Bu ayetlerde Allah tarikata ve birilerine
bağlanmayı küfür sayıyor. Bağlanmak
gerekir diyenler ayetle delil
getirmelidirler. Getiremezler delil bu
ayetlerdir.
Kur’an okunup iyi anlaşılınca şöyle
bir gerçeği gözümüzün önüne seriyor.
Dini inancımızı Allah’ın koyduğu çizgiden,
ölçüden saptıran gizli birilerinin
olduğu ortaya çıkıyor. Bakıyorsunuz,
inceliyorsunuz, düşünüyorsunuz, ayetlerle
karşılaştırıp ölçüyorsunuz, pek çok
konuda öğretilen din, Allah’ın dini, dinin
kaynağı Kur’an’la çelişiyor, zıt düşüyor,
uymuyor.
Peki bunca insan elinde Kur’an olmasına
rağmen neden bu yanlışları söylemiyor
veya söylememiştir diye insan
düşünmeden edemiyor. Çünkü aynı
Kur’an hepimizin elinde var, değişik
Kur’an yoktur. O zaman sebep nedir?
Sebepler Şunlardır:
1) Kur’an anlaşılmak için okunmuyor.
Sevap almak, geçmişlerimizin, ruhlarına
okumak için okuyoruz. Onun
içinde anlamıyoruz. Anlamak için okusak
elbette Kur’an bizi pek çok yanlıştan
koruyacaktır.
2) Öğretilen din anlayışında şu görüş
kafalara yerleştirilmiş. Ney o görüş, şu
Bizler Kur’an-ı anlamayız. Kur’an’da
her şey yo, gibi mazeretler kafalara
öyle yerleşmiş ki, Allah’a ve Kur’an’a,
Kur’an’ın tepliğcisi Hz. Peygamber’e
rağmen bu görüşü terk ettiremiyorsunuz.
3) Âlim, ulema açıklamış yeter deniliyor.
Âlimler, ulemalar bilmiyor da sen
mi, siz mi, biliyorsunuz mazeretine öyle
yapışılmış ki, Allah Kur’an, Hz. Peygamber
varmış onlar için hiç de umurlarında
değildir.
4) Elimize ulaşan kaynakları inceliyor
okuyoruz. Başta Peygamberimizin hadisleri
olmak üzere, diğer mezheplerin,
âlim, ulemanın görüşleri pek çok yerde
Kur’an’la uyuşurken, çelişmez iken, zıt
düşmezken, aynı kaynağın, aynı kitabın
içinde hem Kur’an’la çelişen, hem
Hz. Peygamber’in hadisine ters düşen,
yalanlayan diğer bir hadis, mezheplerin,
hem Kur’an’la, hem hadislerle hem
de, mezhepler kendi kendini yalanlıyor,
hem de diğer görüşteki mezhep görüşlerine
ters düşüyorlar, birbirlerini yalanlamış
oluyorlar.
Bu tezat bu yanlışlık nereden geliyor?
Acaba bunlar doğru mu, yanlış mı?
diye aklımızı kullanarak, bu konuları
düşünerek Kur’an’a yaklaşıp okusak o
zaman Kur’an-ı daha iyi anlayacağız,
yanlışlıklardan, onunda ötesinde şirke
düşmekten kurtulacağız.
5) Doğru olanı anladık, zaten, âlim,
ulema, mezhep görüşlerinin görevi,
amacı, Allah’ın emri Kur’an’a ters düşmeden
dini açıklamaktır. Peki aynı kitaplardaki
Allah’ın emrine Kur’an’a,
Peygamber’in Kur’an kaynaklı hadislerine
kendi görüş ve fikirlerine niçin
ters düğerler onu anlamakta zorlanıyor
insan.
O zaman şöyle bir konu ile karşı
karşıya kalıyoruz. Elbette insanlar yanılabilir,
hataya düşebilirler. Ama açık
delil ayet, hadis var iken, neden bunlar
görülmez, hâlâ ısrar edilir? Kitaplarda
tekrar tekrar yazılarak inşaların önüne
konur? Demek ki dinimizi din anlayışımızı
gizli eller tereyağından kıl çeker
gibi, bildirmeden, uyandırmadan bozuyorlar,
tahrif ve tahrip ediyorlar. Bizi
de öyle inandırmışlar ki, her önümüze
gelen konu doğru, araştırma, sorma,
soruşturma, uyu, uyu yat uyu, sana ne,
sen mi kurtaracaksın, sen mi bileceksin,
yaşın kaç, ne mezunusun, kariyerin
ne, âlim, ulema senin bildiğini bilmiyor
muydu, bu konuda icma var gibi mazeret
sorularının arkasına sığınıyoruz. Bu
anlayışı bir türlü kıramadık, kafamızdan
silip atamadık

#kemalyavuz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.