İSLAM DİNİ VE KÜFÜR DİNİ

Kuran’ı  ve  tarihi  incelediğimiz  zaman  önümüze  şöyle  bir  gerçek  çıkıyor.  Tarih  boyunca,  her  zaman  din,  dine  karşı  savaşmıştır  ve  bugün  birçok  insanın  anladığı  şekilde  din,  dinsizlikle  savaşmamıştır.    Çünkü  Kuran  ve  tarih  şu  bilgiyi  veriyor,  insanın  yaratılışından  bu  tarafa  dinsiz  hiç  bir  millet,    kavim,  halk,  yani  topluluk  olmamıştır.  Yeryüzünün  hiç  bir  noktasında  dinsiz  insan  topluluğu  olmamıştır.  Herhangi  bir  milletin  tarihine  bakıldığı  zaman  tarihinin  hiç  bir  döneminde  bir  ilaha  kulluk  etmeden  yaşadığını  göremeyiz.   Ferdi  olarak  bazı  insanlar  Allah’ı  inkar  ettiklerini  söyleseler de,  bunlar  tarih  boyunca  hiçbir  zaman  bir  sınıf,  grup,  kavim,  millet  ve  topluluk  oluşturamamıştır.  Zaten  iyi  incelendiği  vakit  inanmıyorum,  ateistim  diyenlerde bir  şeye  inanıp  dayanıyorlar.  Ne  Kuran’da  ve  İslam  tarihinde,  ne de  eski  yeni  kaynaklarda  veya  hak  batıl  bütün  dinlerin  tariflerinde  küfre  dinsizlik  anlamı  verilmemiştir.  Onun  için,  küfrün  kendisi  bir  ayrı  dindir,  yani  küfür  dinsizlik  değil,  ayrı  bir  dindir.  Ne  zaman ki,  ilahi  dinden  ayrılınmış,  küfre  sapılmış ve düzeltmek için  Allah, Peygamber  göndermişse,  eski  dine/küfür  dinine  sahip  çıkanlar,  hemen  Peygambere  ve  doğru  dine  kılıç çekip, ilahi  dine karşı direnmişler ve savunmuşlardır. Misal mi,  NUH (a.s)a  23/Müminun  24, “Biz  geçmişteki  atalarımızdan  böyle  bir  şey  duymadık.”    HUD (a.s)a  7/Araf  70, “Dediler ki:  Sen  bize  yalnızca  Allah’a  kulluk  etmemiz  ve  atalarımızın  kulluk  etmekte  olduklarını  bırakmamız  için mi  geldin?”  itiraza  bakın,   NUH,  HUD  peygamber  zamanında,  küfre  sapanlar,  Allah’ın gönderdiği  peygambere  itiraz  edip,  küfür  dinlerine  sahip  çıkıyorlar. Yani  biz,  dinsiziz  demiyorlar,  Salih  peygambere,  küfürlerini  savunup  şöyle  itiraz  ediyorlar.  11/HUD  62, “Dediler ki: Ey  Salih…sen  şimdi  babalarımızın  yaptıklarından  bizi  engelleyecek misin?”   ŞUAYIP  peygambere  itirazları        11/Hud   87,  Dediler ki:  Ey  Şuayıp,   atalarımızın  kulluk  ettiklerinden  vazgeçmeyi,  yahut  mallarımız  konusunda  dilediğimiz  gibi  davranmaktan  vazgeçmemizi  sana  namazın mı  emrediyor?   İbrahim  peygambere  itirazları,    26/Şuara  74, “…Ama  biz  atalarımızı  böyle  yapar  bulduk.”  26/Şuara  75,  76, “İbrahim  dedi ki:  İyi  ama  ister  siz,  ister  önceki  atalarınız,  neye  kulluk  ettiğinizi  biraz  olsun  düşündünüz mü?”  Musa  peygambere  itirazları,  28/Kasas  36, “…Biz  önceki  atalarımızdan  böylesini  işitmemiştik.”  Bizim  Peygamberimize  itirazlar,  34/Sebe  43, “… Bu  sizi  atalarımızın  kulluk  etmekte  olduğunuz  şeylerden  alıkoymak  isteyen  bir  adamdan  başkası  değildir.”

Küfür  dinini  ve  dolayısıyla  Şirk  dinini,  Tevrat’tan,  İncil’den,  Kuran’dan  ve  tarihten  okuyup  anladığımıza  göre,  mesela  Musa  Peygambere  karşı  ayaklanan  ve  en  fazla  zarar  verenlerden,  Samiri,  Belam  Baura,  Karun  ve  Firavun  bunlar  dinsiz miydi?  Yani  dine,  inanmayanlar mıydı,  bilakis  eski  atalar/küfür/şirk  dinine  inanan,  hatta  tebliğ  edip  yayan  ve  duyurup  koruyanlardı.  Bunlar  ne  dinsiz,  ne  ateist,  ne  de  materyalistti,  koyu  bir  küfür/şirk  dinini  savunanlardı.  Şeddatlar,  Nemrutlar,  Ebu cehiller,  çoğunun  zannettiği  gibi,  dinsiz  falan  değillerdi.  Bütün  Peygamberlerin  karşılarında,  kendi  dönemlerinin  küfür/şirk  dinini  savunanları  çoğunluktalar  idi.  İslam  peygamberine  bakalım,  Mekke de,  Medine de,  Taif’te,  Uhut’ta,  Bedir de  gibi  yerlerde,  İslam  peygamberine  karşı  çıkan  ve  kılıç  çekip,  eziyet  edenlerin  kaçı  dinsiz  veya  hiçbir   dine  inanmayandı.  Yahudiler mi  dinsiz,  Hıristiyanlar mı  dinsiz, müşrikler mi  dinsizdiler  hayır  hepsi,  küfür/şirk  dinine  inanıyorlardı.  Misal mi buyurun,  8/Enfal  35, “Onların/Müşriklerin  Beytullah  yanındaki  dua  ve  namazları da  ıslık  çalmak  ve  el  çırpmaktan  başka  bir  şey  değildi  Ey  küfre  inananlar,  inkar etmekte  olduğunuz  şeylerden ötürü  şimdi azabı tadın.”  Müşriklerin,  Kabe de  namazı  çarpıtıp  değiştirmeleri  onların  dinsiz  olduğunu mu  ortaya  koyar,  hayır,  eğer  inanmasalar  Kabe de  namaz  kılmazlar.  Onlar,  değiştirmişler,  Allah’ın  dinine  ilave  ve  eksiltme de  yapmışlar  ve  müşrik  olmuşlardır.   9/Tövbe  19, “Ey  müşrikler,  siz,  hacılara  su  vermeyi  ve  Mescidi  Haramı  onarmayı,  Allah’a  ve  ahret  gününe  iman  edip de  Allah  yolunda  cihat  edenlerin  imanı  ile  bir mi  tutuyorsunuz?  Halbuki  onlar,  Allah  katında  eşit  değillerdir.  Allah,  zalimler,  topluluğunu  hidayete,  erdirmez.”  İşte  bu  ayette de  yine  müşrikler  Hac  yapıyorlar,  Kabe’yi  tavaf  ediyorlar,  Kabe’nin  yıkılan  yerlerini  tamir  edip  onarıyorlar,  eğer  dine  ve  Allah’a  inanmasalar  Kabe de  ne  yapacaklar ki,  küfür/şirk  dinine inandıklarından,  Kabe’ye  sahip  çıkıyorlar  ve  peygamberimizle  dinimizi  değiştiriyor ve yanlış anlatıyor diye  mücadele  edip eziyet  ediyorlar.  Allah’ta,  ilahi  dine  teslim  olmayan,  atalar  küfür/şirk  dininin yanlış olduğunu açıklıyor,    9/Tövbe  18, “Allah’ın  mescitlerini  ancak  Allah’a ve ahret gününe iman  eden, namazı dost doğru kılan, zekatı eksiksiz veren, Allah’tan  başkasından  korkmayan  kimseler  imar  ederler. İşte,  doğru  yola,  ermişlerden  olmaları  umulanlar  bunlardır…”  işte, yanlış  bir  inanca  sahip  olan  bu  insanlar  son  peygamber  Hz.  Muhammed’i  ve  O’na  inananları  ortadan  kaldırmak  için  ellerinden  gelen  bütün çabayı  ortaya  koyuyorlardı, ne adına, küfür dini adına.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.