ŞİRK NASIL KOŞULUR – 6 –

Eğer bir insanın diğer bir insanı Allah’tan af isteyerek kurtarması ve istenilen duruma getirmesi olsa idi, başta Resulümüzün amcası Ebu Talip’in Müslüman olması için, Allah’a yaptığı dua kabul edilirdi. Yine İbrahim peygamberin babası için yaptığı dua kabul edilirdi, veya yine Nuh peygamberin oğlu için yaptığı dua kabul olurdu. 9/ Tövbe 80 “ Ey Muhammed onlar için ister af dile, ister dileme, onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecektir. Bu onların Allah ve Resulünü inkar etmelerinden dolayıdır, Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” 9/ Tövbe 113, “ Cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır, ne de inananlara.” 9/ Tövbe 114, “İbrahim’in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki, onun Allah’ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, babasından uzaklaştı. Şüphesiz ki, İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi.” 11/ Hud 45,” Nuh Rabbine dua edip dedi ki, Ey Rabbim şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vadin ise elbette haktır, sen hakimler hakimisin.” 11/ Hud 46, “ Allah buyurdu ki, ey Nuh o asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir, o halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme. Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim.”

***

Şimdi bir düşünelim, Yahudiler ve Hıristiyanların kafir olmalarının gerekçesi neydi? Allah, oğlum, kızım, karım, eşim yok buyurduğu halde, Yahudiler Üzeyir, Hıristiyanlar da İsa (a.s) Allah’ın oğlu demelerinden dolayı, Allah onları kafir olarak açıkladı. Kafir olmalarını biz demiyoruz Allah ayetinde açıklıyor. 9/ Tövbe 30, “Yahudiler, Üzeyir Allah’ın oğludur dediler. Hıristiyanlar da İsa Mesih Allah’ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir, sözlerini daha önce kafir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin, nasıl da haktan batıla döndürülüyorlar.” Ayette Allah, bu iki milletin iyi niyetle yaptıkları işi şirk ve ortak olarak açıklıyor. Allah’ın sözünü kim yalanlarsa onlar kafir olurlar buyuruyor, bizim elimizde olan bir şey değildir.

***

Allah Kuran’da gaybı yalnız Ben bilirim, bütün canlıların rızkı bana aittir diyor, ama birileri çıkıyor, müridin rızkı şeyhinin elindedir, şeyh gaybı bilir, müridin eceli şeyhinin elindedir, insanların ihtiyaçlarını, hem de istemeden giderir diye hem kitaplarında yazıyorlar hem de inanıyorlar. Tarikatçıların tüm kitaplarını okuyun ne göreceksiniz. Misal (Risaleyi Halidiye, sadeleştiren Mehmet Zahit Kotku 19. 9. 1969) tarih. Müslüman, inancını Kuran’dan öğrenip, Kuranla sınırlamak zorundadır, sorumluluğu da zaten Kuran’la sınırlıdır. Eğer bu sınır aşılırsa Allah’ın koyduğu had ve sınır aşılmış olur, Allah’ın men ettiği işi yapmaksa kulun felaketini kendi eliyle hazırlamasıdır. 43/ Zuhruf 44, “ Doğrusu Kuran, sana ve kavmine bir zikir/öğüttür, ileride Kuran’dan sorumlu tutulacaksınız.” Kuran’dan sorumlu olacak insanlara bir bakalım, hem de din adına indirilen ilahi din dururken, uydurulan/paralel dini inadına inanıp hayatlarında uyguluyorlar, bir bakalım.

#kemalyavuz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.