MEZHEP VE MEZHEPLER(7)

Kadınlar özel hallerinde hastadırlar, yani özürlü-dürler, ellerinde olmayan bir özürle karşı karşıyadırlar. İsterlerse ruhsatı kullanıp oruç tutmaz sonra tutarlar, namazlarını da isterlerse kılarlar, çünkü özür sahibidirler. Allah’ın kullarına lütfettiği ruhsat ve kolaylığı kulların elinden almakla hayırlı bir iş yapmış olmayız. Tutamaz, kılamaz demenin yerine onların ruhsal şartlarını kendilerine bırakın, isterse yapsın, namazını kılsın, orucunu tutsun.
Kadınlar özürlü günlerinde tutmadıkları oruçları tutmakta zahmet çekiyorlar. Bazen de ertesi seneye kalıyor, birikiyor. Esasen Ramazan orucu toplumsal bir ibadettir. Bütün ev halkı, çevre mahalle insanı oruç tutuyor. Onların içinde yemek veya çocuklara kötü örnek olmak açısından da böyle. Hayızlı özürlü kadınların bu çağda korunmaları çok daha kolaylaştı., koruyucu bezler gibi kolaylıklar var. Dinin hiçbir emir ve yasağı hayatı boğmak ve insanı zora çıkmaza sokmak için gerekçe yapılamaz.
“Eğer bilirseniz güçlüğüne rağmen oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (2/Bakara 184)
“Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz ve şükretmeniz içindir.” (2/Bakara 185)
Bu ayetlere bakılırsa, zorluğa ve güçlüğe rağmen oruç tutulursa oruç tutanlar için daha hayırlı olacağı açıklanıyor. Fakat buna rağmen Allah kolaylığı istiyor, zorluğu istemiyor. İnsan o günkü şartlara göre hareket edecektir. Bu oruç içindir. Namazın geriye bırakılması ve kazası söz konusu değildir.
Namaz vaktinde, normal şartında tam ve tadili erkâna göre kılınırken, mazeret sahipleri 1. oturarak 2. ima ile gözle ve kalple ima ile kılarlar. 3. vasıtalar üzerinde binit halinde kılarlar. 4. Yürüyerek kılabilirler 5. abdest alama-yanlar teyemmümle abdest alarak kılacaklar. 6. cem yaparak, bir namazı öne alıp, önce öne aldığı namazın farzını kılıp, arkasından vaktin farzını kılıp birleştirecek, diğerinde de vaktin namazının farzını geriye bırakarak sonraki vaktin içinde önce geriye bıraktığı vaktin farzını arkasından o vaktin farzını kılarak cem yapmış olacaktır. Diyelim ki hac da yapılan cem birleştirme gibi, öğlen vakti öğlenin farzını kılarız, arkasından hemen öne aldığımız ikindinin farzını kılarız. Sünnetler terk edilir. Akşamı kılmayız bekletiriz, yatsının vakti girince önce akşamın farzını kılarız, diğer zamanlarda da eğer böyle bir zaruret oluşursa insan kendi durumunu göz önüne alarak öne arkaya vakitleri alıp namazını kılacaktır. 7. savaşta namaz kılınacak, bir kısım insan cephede savaşırken, bir kısım cemaatle bir rekât kılıp, namazı bir rekât kılan cepheye, cephedekiler namaza gelerek namazlarını kılacaklar. Bunlar namazın kazaya kalmayacağını ortaya koymuştur. Geniş bilgileri KUR’AN ÇİZGİSİNDEN SAPMAK (Nasıl Aldatıldık) adlı kitabımda açıkladım.
Namazla ilgili bu açıklamaların ayet numaraları da şöyle; Bakara/239 – Nisa/43-101- 102 Maide/6
Bu açıkladığım konular, ayetlerle sabit ve kesinlik kazanmış yorum yapılamayan, yani tek anlamlı, Allah’ın kesinleştirdiği, hükmü sabit olan konulardır. Bu bütün mezheplerde, görüşlerde aynıdır, aynı olmak zorundadır. Bunlar Allah’ın farz hükümleridir. Eğer bu hükümlere uyulmaz, kadınlara özel hallerinde pis diye hiç bir şey yaptırılmazsa, ibadetler başta olmak üzere, namazlar kazaya kalabilir denirse ve bu yanlışlıklarda devam edilirse elbette herkes günahını çekecektir fakat ısrarla insanları bu görüş (mezhep) yönünde yönlendirenler doğruyu söylemedikleri yanlış yönlendirdikleri için, iyiliği söyleyip kötü olandan vazgeçirmedikleri için sorumlu ve vebalde olacaklardır.
Belli bir mezhep (görüş) anlayışını, dinin esası haline getirmek ve kesin doğru saymak ne kadar yanlış ise, bu yanlıştan dolayı, mezhepleri (görüşler) gereksiz görmekte o kadar yanlış bir tutumdur. Bize düşen görev Kur’an’a uyanı almak, uymayanından kaçınmaktır. Esasen mezhepler (görüşler) dinde olanı açıklamak ve anlaşılmasını kolaylaştırmak için vardır. Tekrar belirtelim ki mezhepler (görüşler) din değildir.
Şu gerçek de çok iyi bilinmelidir ki; hiçbir mezhep (görüş) imamı, bilgini, âlimi, mezhep kurdum dememiştir. Onlar karşılaştıkları sorunları, problemleri çözmek için bütün gayretlerini sarf edip, ulaşabildikleri bütün bilgi ve belgelerden, görüşlerden yararlanmışlardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.